Temmuz ayı bitmeden bir kitap daha bitirdim. Yüzüklerin Efendisi’nden sonra okumaya başladığım ikinci uzun fantastik eser olan Belgariad Serisinin ilk kitabı Kehanetin Oyuncağı’nı okudum ve bitirdim.
Nasıl ben @isos81 e bilimkurgu öneriyorsam o da bana fantastik öneriyor ve ben de elimden geldiğince okuyorum. Bu yüzden de teşekkür ederim kendisine.
Kehanetin Oyuncağı kitabını beğendiğimi söyleyebilirim. Yazarın anlatımı çok akıcı. Bölümler meraklandırıcı bir şekilde ilerlediğinden kitabın ikinci yarısını hemencecik bitirdim. Pol Teyze, Bay Kurt ve Garion üçlüsünün dışındaki bazı karakterler de cok iyiydi. Mesela İpek karakterini nedense daha çok sevdim.
Yer isimleri, oluşturulan evren, iyi ve kötü taraflar, ırklar ve karakterler Yüzüklerin Efendisini hatırlatsa da bana Belgariad serisini çok sevdim kısacası. Diğer kitaplar ne zaman biter bilmiyorum ama 2020 bitmeden seri biter diye düşünüyorum. İlk yarısı biraz sessiz geçse de geri kalan kısmıyla heyecanın arttığı belirtmek isterim. Ve serinin ilk kitabı olan Kehanetin Oyuncağı’nı fantastik severlere kesinlikle öneriyorum.
Adam Hart Davis - Pavlov’dan Günümüze Deneylerle Psikoloji kitabını okuyorum. Kitap 19 yy. sonlarından itibaren yapılmış bazı önemli psikolojik deneylere, amaçlarına ve sonuçlarına eğlenceli bir şekilde değiniyor. Kitap ciltli ve sarımsı bir kağıda renkli olarak basılmış.
yaşlı adamın savaşı
Daha önce forumda yorumlamış bir kitap olsa da, ben de görüşlerimi bildirmek istedim. Ne zamandır radarımda olan bir seriydi, nihayet ilk kitabı okumuş oldum. Kitap büyük yenilik getirmiyor, klasik bir hikayeye güzel eklemelerle, iyi bir anlatım yakalanmış. Aksiyon dozu yüksek, akıcılığı üst düzey. Yazarın dili bazen lüzumsuzlaşsa da, genel olarak başarılı. Sahneleri kafanızda film sahnesi gibi canlandırabiliyorsunuz, bazen ne ara bu kadar okudum diye sorarken buluyorsunuz kendinizi. Ayrıca ana karakterin espirili yapısıyla ciddiyetini güzel harmanlamış yazar. Diyalogların bir kısmında cidden gülmekten alamadım kendimi. Bazı yerlerde küfürler rahatsız edici olabilir ama askeri bilim kurgu sonuçta, o kadar küfür olacak elbet. Kitabı hiç kendimi zorlamadan, sıkılmadan okudum bitirdim. Sırada devam kitapları var
Kitap anlatım dili, aksiyon dozu ve tür çeşitliliği hariç; bir miktar bitmeyen savaş kitabını anımsattı bana. Yıldız gemisi askerleri kitabını okumadım ama sanırım onunla da epeyce ortak yanı varmış. 2006 yılında hugo ödülü adayı olmuş, ödülü Robert Charles Wilson’ın dönüş kitabına kaptırmış. Genel olarak tavsiye ederim. Özellikle bilim kurgu sevip, henüz okumamışlara kesinlikle öneririm. Güzel vakit geçirmenize ve hayal gücü içerisinde yolculuk yapmanıza neden olacaktır. Herkese keyifli okumalar dilerim.
İthaki devamını ne zaman basar bilmem ama başlamış bulundum. Aynısını Kızıl Mars içinde yapacağım sanırım. Serileri uzun vadede zamana yaymak güzel oluyor bir yerde. (Ben böyle söylüyorum ama tez zamanda devamlarının da gelmesini istiyorum, benim tembelliğim ayrı)
Evet kitabımıza gelecek olursak, bilimkurgu destanlarından birisi olmayı hakeden bir dünya diyebilirim. Hiyerarşi olsun, farklı kökenler, yaratılmış dünya benzersiz. Kitabın 1/3’lük kısmını okudum. BKK serisi içinde okurken beni zorlayan kitaplar arasına da girdi, çünkü evren hakkında çok fazla detay veriyor. Bunu ilk kitap olmasına da bağlayabiliriz. Toplam 10 kitapmis ama sadece ana seri bile basilsa benim için kafi.
Dipnot: Kitabın kağıt kalitesini sevmedim. Dağılmaya müsait bir havası var. Diğer Bkk kitaplarının kapağı bile daha sertti. Dağılırsa çok üzülürüm. Çimentodan falan çalmadan mı bassak ha ithaki. Valla üzülüyorum. :((
Pavlov’dan Günümüze Deneylerle Psikoloji kitabını bitirdim. Birkaç yerde göz ardı edilebilecek çok ufak harf hataları vardı fakat ileriki bölümlerde bir bölümün ilk iki paragrafını yanlışlıkla bir önceki bölümün sonuna kaydırmışlar. Bunun haricinde redaksiyon hatası yoktu.
Ve gazam mübarek olsun. Bugün Sissoylu serisine başlıyorum. Üç kitabı arka arkaya mı okurum yoksa aralara bikaç birşey sıkıştırırmıyım bilmiyorum
Enoch Wallace ihtiyarlamayan bir münzevi, yüzyılı aşkındır tarlasında yaşıyor ve hala İç Savaş’tan kalma tüfeğini taşıyor. Ama komşularının asla öğrenmemesi gereken bir sırrı var. Değişmeyen evinde en uzak yıldızlardan gelen hayal etmesi güç arkadaşlarını ağırlıyor.
Yüz yıl önce Ulysses isimli bir uzaylı, Enoch’u Dünya’nın tek ara istasyonunun bekçisi olarak işe aldı. Enoch istasyonundan Dünya’nın gelişimini izlerken elde ettiği sonuçlar Dünya’nın yıkıma doğru ilerlediğini gösterir. Uzaylı arkadaşlarının sunacağı yardım, gelecek felaketten belki de daha tehlikeli olacaktır.
DÜŞÜNCELERİM
Ne dünyalı, ne de uzaylı; binlerce kişiyle tanışmasına rağmen galaksinin belki de en yalnız varlıklarından olan Enoch’un hikayesi… İnsanlık galaktik topluluğa katılmaya hazır mı? Bir insan tüm Dünya için konuşabilir mi?
Simak’ın doğa sevgisini, savaş düşmanlığını ve geleceğe olumlu bakışını bu kitapta da görüyoruz. “Kent” daha sıra dışı, daha özgündü ama bu da çok güzel.
Doktor Ox’un Deneyi’ni okudum. Kitap, bir bilim adamının Avrupa’nın kurmaca bir kentine bedava elektrik götürmek bahanesiyle kentlilerin üzerinde gerçekleştirdiği deneyi konu etmiş.
Kitapta insan psikolojisinin kimyasal reaksiyonlar ile denetlenebileceği varsayımı üzerinden toplumsal kaos yaratan, bilimi manipulatif bir biçimde kullanan bilim insanı tasviri üzerinden bir parodi sunulmuş. Arka planda da toplumsal uyuşmuşluk ve batı toplumunu şekillendiren aristokrasinin basiretsizliği eleştirilmiş.
Beğenerek okudum, ironi düzeyi yüksek bir kitaptı. Şimdi de Türlerin Kökeni’ne (çizgi roman) geçiyorum. Kitap manga ve Darwin’in evrim üzerine yaptığı çalışmaları ve yaşamının bir kesitini anlatıyor bildiğim kadarıyla. Bitince yorumlayacağım. Herkese iyi okumalar🤘🏻
Kitabın;
%1’i büyü sistemi hakkında bilgi kırıntıları,
%1’i karakter gelişimine yönelik diyaloglar ve düşünceler,
%1’i ana olay örgüsüne katkı sağlayan gelişmeler,
%70’i kıyafet, mekan, karakter betimlemeleri (her kıyafet mekan ya da kişi her kitapta defalarca, kelimesi kelimesine aynı olacak şekilde betimlenmiş olmasına rağmen),
%20’si farklı kültürdeki insanların asla birbirlerini anlayamayacaklarını düşünmeleri şeklinde ilerliyor. Geriye kalan kısımlarda da hikayeyle bağını birkaç kitap sonrasına kadar anlayamayacağınız olaylarlarlar betimleniyor.
Yazar, 3. 4. ve 5. kitaplardaki olayları toplasa 500 sayfalık tek bir kitapta anlatırdı diye düşünüyorum. Hatta, biraz ileri gideceğim ama 15 kitaplık seriyi 5 kitaba indirse belki de şimdikinden 15 kat güzel olabilirdi.
Her bir saldırı ve savaş sahnesi diğerinin tıpatıp aynısı. Bu sahneleri sürekli betimlemek yerine büyü sistemini anlatmaya ağırlık verilseydi keşke. Ya da karakterler, aynı kısır diyaloglardan ziyade gelişimlerine ve olay örgüsüne katkısı olacak şekilde yazılsaydı.
Seriye başlayalı bir yıl oluyor ama her kitaptan sonra o kadar yorulmuş oluyorum ki araya başka kitaplar alma ihtiyacı duyuyorum.
Ana olay örgüsü sürükleyici olduğu için okumaktan vazgeçemiyorum ve bittikten sonra muhtemelen tekrar okumak isteyeceğim kadar güzel bir hikayesi var. Ama gerçekten çok yoruldum artık.
Yeni okuduğum bir kitap değil esaen ama instagrama atmışken burada da paylaşayım istedim…
Yazarı tanımayanların kitap hakkında bir şeyler okumadan ya da kitaba önyargılı yaklaşmadan önce fikir sahibi olmalarını rica ediyorum.
Muazzez İlmiye Çığ Cumhuriyet tarihimizin yetiştirdiği en büyük tarihçilerden biri ve aynı zamanda bir Sümerologdur: Kendisi 100 yaşını devirmiş bugün bile Atatürk’ü görmüş olmanın sevincini ondan bahsederken gözlerinden okuyabileceğiniz bir hanım.
Övgü kısmını geçersek, Sümer tarihi araştırmaları konusunda Dünya üzerinden çok az araştırmacının yazılı kitabını bulabiliyoruz. Sümerler yazıyı icat eden uygarlık olmalarına rağmen haklarında henüz bu yüzyılda büyük bilgiler edinebildik. Noah Kramer’in dediği gibi “Tarih Sümer’de Başlar”. Bu gerçekten de doğru çünkü ilk yazılı belgeler bu uygarlık zamanında yer alır. Kendilerinden sonra gelen neredeyse tüm uygarlıklara büyük bir kültür bırakan Sümerler, aynı zamanda öykülerini, masallarını ve belki de şarkılarını da bıraktılar. Yazar burada Sümer tarihindeki ve sümer mitolojisindeki öykülerin Kur’an, Tevrat ve İncil’deki Tufan ve diğer öykülerle benzerliklerini bulmaya çalışıyor. Bazı noktalarda da bunu gerçekten başarıyor. Tabi burada inancın sorgulanması da yer aldığı için önyargılı olabilirsiniz, ancak bence bir göz atmanızda fayda var. Zaman kaybı bir kitap değil kesinlikle. Hiçbir şey değilse bile böyle büyük bir araştırmacının ülkemizden çıktığını ve çalışmalarının dünyadaki diğer sümerologlara ışık tuttuğunu görmüş olursunuz.
Umarım bir gün yazarın tüm eserleri 1-2 ciltlik toplu bir kitapta toplanır. Kesinlikle kitaplığımda bulunmasını isteyeceğim bir yazar. Hakkında detaylı bilgi edinmek isterseniz Youtube’da Pena Muazzez İlmiye Çığ yazın. Hem yazarın kendi dilinden kendini anlattığı bir video izlemiş olursunuz.
Bir not ekleyeyim. Okuduğum kadarıyla yazar seriyi altı kitapla bitirmek istiyormuş ama yayınevi seri tutulduğu için yazardan uzatmasını istemiş ve seri on iki kitaba çıkmış. Yazar ölüp kitapları Brandon Sanderson tamamlayınca onbirinci kitap üç kitap olmuş. (En hızlı okunan kitaplardır.) Seri on dört kitap olmuş. Sonra bu seriye arada yazılan Yeni Bahar eklenince seri on beş kitaba çıkmış. Seri uzun ancak bazı yerlerde de bazı olayları çok üstünkörü geçiyorlar. Mesela dokuzuncu kitapta bütün seri için çok önemli bir olay var, kitapta çok yer kaplamıyor. Bu sadece dokuzuncu kitap özelinde değil bir çok yerde var.
Zaman Çarkı’nı okumayı bırakanların ortak problemi maalesef. Yukarıda @silence’ ın da dediği gibi normalde planlanan daha az sayıda kitap (ben de 6 diye biliyorum ama yanlış olmasın), yayın evi uzat deyince sündükçe sünmüş seri
Siz 5te böyle hissetiyseniz 7, 8 ve 9da ne hissedersiniz kim bilir
Ben özetleyeyim, el freni çekili durumda araba kullanmak gibi. Ara vermek daha kötü geri döndüğünizde hiç devam edemiyorsunuz bildiğim kadarıyla. Ara vermeden ilk kitaplardan gelen isteği son kitaplardan bile isteye okuduğum bir çok bilgiyi okuma beklentisiyle birleştirerek bir çırpıda bitirebildim. Kitap okumayı sevenler için tam bir karşı koyma ama zevkli bir karşı koyma.