Aslında odd ve ayaz devleri, resimli ve 70 80 sayfa arası; yüce tanrı pan da 70 sayfa civarı. Yani bir kaç saatlik kitap oldular. Yaşlı adamın savaşı da baya akıcı, sadece yatmadan önce ve sabah kalkıp kahvaltı beklerken okuyarak iki kitabı bitirdim. Yani hem baya dinlendim, hem de biraz biraz okudum diyelim
Tamam çok üzülmeyeyim o zaman, benim okuduğum kitap 600 sayfa
İyi tatiller ve iyi okumalar
Charles Dickens/David Copperfield
Charles Dickens edebi dil olarak en çok örnek aldığım yazarlardan biri, alışveriş listesi yazsa okurum. Fakat David Copperfield zaman zaman benim için bile biraz zorlayıcı oldu. Bunun temel sebebi kitabın çok uzun olması.1104 sayfalık bir kitapta dil ve anlatım harika bile olsa konu ilerlemediğinde insan sıkılıyor. Nitekim çoğu klasikte olduğu gibi gereksiz yere uzatılmış bölümler, diyaloglar burada da var. Kitapta merak uyandıran ilk olay yaklaşık 550. sayfada meydana geldi ve bu, gerçekten zorlayıcı bir durum.
Dickens her tipten insan profili çizme ve onları dolaylı biçimde eleştirme işini çok güzel başarıyor. Kitapta kandırıldığına, manipüle edildiğine tanık olduğumuz karakterlerin gerçekçiliği, Dickens’ın muazzam gözlem yeteneğinin çarpıcı bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
Bu kitapla birlikte bazı insanların neden klasik okumak istemediğini çok daha iyi anladım. Dili çok önemsemiyorsanız ve sosyal eleştiri ilginizi çekmiyorsa bu kadar uzun bir kitabı okumanın gerçekten anlamı yok. Ben bitirdiğimde “İyi ki okumuşum” dedim, ama ne kadar başarılı bir anlatımı olursa olsun günümüzdeki bir yazar bu kadar uzun ve durağan bir kitap yazsa şans verir miydim? Cevabım büyük olasılıkla hayır.
Klasik okumayı sevmiyorsanız veya seviyor ama gereksiz yere uzatılmış diyaloglar, ağır ilerleyen bölümler okumak istemiyorsanız David Copperfield listenizde son sıralara ilerleyebilir. Ama benim gibi özellikle Dickens seviyor ve yazdığı betimlemeleri ağzınızın suyu akarak okuyorsanız uzun bir edebi zevk bu kitapta sizi bekliyor.
Yaşlı adamin savaşı serisi tamamlanmış bir serimi acaba?
Devam ediyor. 10 kitap planlanıyor, 6si çıkmış durumda. Yani son baktığımda öyleydi İthaki ise 4 kitap çıkardı, devamı gelecek gibi görünmüyor.
Ekleme: Şimdi biraz daha baktım, Scalzi Tor ile 13 kitaplık anlaşma yapmış. Mutlaka başka kitaplar gelecektir deniyor ama son kitap 2015te çıkmış.
@isos81 gayet güzel özetlemiş durumu. İthaki çok şey yapmak isteyen ama yapamayan bir yayınevi. Yaşlı adamın savaşı serisini de yeni kapaklarla tekrar basacaklardı (yani 5. Ve 6. Kitabı da muhtemelen basmayı düşünüyorlardı bu vesileyle) ama ilk kitaptan öteye gidemediler. Sonra da imparatorluk serisi ve sendrom serisinin ilk kitaplarını çıkartıp, devam etmediler. O iki kitap yerine y.a.s. 5. ve 6. Kitaplarını çıkarabilirlerdi. Fakat seri 3. kitapla iyi kötü bir yerlere bağlanıyormuş, hatta eksik yerleri ve 3. kitapta geçen olayların perde arkalarını vs. 4. kitapta açıklıyormuş Scalzi. Yani 4 kitap iyi kötü bir yerlere bağlanıyormuş (tabi bitirdikten sonra bunlar hakkında daha net konuşabileceğim.) ama tabiki net olarak sona ermiyor. Yine de bence bunlara takılmadan okunması gereken bir seri, çünkü çok keyifli
Yani, yaşlı adamın savaşının devam kitaplarının kapakları yenilenmeyecek mi? Resmi olaral vazgeçtiler mi yoksa ne zaman yapılacağı meçhul mü?
Bu harika kitap bana çok şey öğretti. Bilgi, savaşlar, insanlara nasıl davranılacağı. Bir insanın nasıl değiştiğini gördüm. Bir kişinin isterse değişebileceğini öğrendim. Bu kitaptan sonra aşk romanlarını seviyorum. Waterloo savaşı öğretti. Rahibeleri öğrendim. Ne kadar uzun olursa olsun, çok farklıydı. Bazı yerlerde çok kötüydüm. Bazı yerlerde heyecanla okudum… Bu kitapla öğrendim ki bazen bazılarının kalbini kırıyorum belki. Okumanızı tavsiye ederim. Aslında ilk başta herkes sıkıcı olduğunu söylüyor. Ama ben öyle düşünmüyorum. Ama bunlar zevkle okuduğum kısımlardı. Yazarın birbirine ait olmayan kişileri de içine aldığı bir kitaptı. Ama sonra onları birleştirin. Aslında, ilk başta birbirlerini tanımıyorlar. Sonra hepsini bir konuda bir şehre getiriyor. Zengin bir insana ne olursa olsun, fakir bir kişi, bir hırsız ya da hapsolmuş bir kişi anında çok zengin olur. Herhangi bir servete aldırış etmez. Onu arıyorlar. Onun adına başka birini arıyorlar. Ama gideceğini söylüyor. Ama gerçek hayatta hiç kimse bu fedakarlığı yapmaz. Servetini bırakmaz. Dürüst olmak gerekirse, gider miydin? Ben gitmem Ama hayatının geri kalanında polis onu arıyor. Bazı bölümlerde o kadar çok güzel cümle var ki… Kendime bu kitabı okumamın iyi olduğunu söylüyorum. Bazen bir kitap veya eser okur ve “Keşke okumamış olsaydım” dersiniz. Benim de böyle kitaplarım var. Ama bu kitabı okuduğumda ben öyle hissetmedim. Klasikleri seviyorsanız, bu kitabı okumanızı tavsiye ederim, klassikleri sevmiyorsanız, bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
Resmi olarak vazgeçtiklerini duymadım, belki yeni baskı yaparlarsa yenilenebilir. Yani yapılıp yapılmayacağı meçhul şu an.
Zaman çarkı 3. Kitap bitti
İş yoğunluğundan dolayı ortalama 30-40 sayfa okuyarak biraz geçte olsa bitirdim 21 günde. Kitaba gelirsek, ilk iki kitaptan daha çok zevk aldım bu kitaptan, belki karakterlerin artık oturmaya başladığından olabilir. Şimdiye kadar seriden memnunum bakalım inşallah 4. Kitaptan sonrada bu memnuniyet devam eder.
Sırada : Hasan Söylemez ’ in Hayata Yolculuk Kitabı var.
Serinin ilk kitabını çok büyük heyecan ve keyifle okumuştum, artık ikinci kitaba geçmenin zamanı geldi diye düşündüm. Bu arada dizinin ilk sezonu sanırım serinin ilk iki kitabını (Son Dilek ve Kader Kılıcı) kapsıyormuş, diziyi izlemeyi çok istediğim fakat spoiler yemek istemediğim için ikinci kitaptan sonra diziye başlamak istiyorum. Seriyi okuyanlar daha iyi bilir, yanlış bir bilgiyse düzeltirseniz sevinirim.
Margaret rogerson- Sorcery of Thorns u okuyorum. Dili tahmin ettiğimden daha formal çıktı. İlk 25 sayfasından önce yavaş yavş okudum daha sonra kitabın diline alıştım. Kitap gayet güzel gidiyor. Goodreadsa baktığımda ise seri değil, tek kitap olarak gözüküyor.
Konusuna gelirsek; eski dönemlerde bekçi olarak adlandırılan bir organizasyon var. Bu bekçiler kütüphanelerde sihirli kitapları (çoğu kötücül fakat nadir ve ne zaman ihtiyaç duyulacağını bilmedikleri için) korumakla yükümlü. Hem kitapları insanlardan korurken aynı zamanda insanlarıda kitaplardan koruyorlar. Elizabeth adlı kızımızda burada çırak ve bir gün tehlikeli bir kitabın ellerinden kaçmasıyla başı belaya giriyor. Genel konusu böyle sihir, büyü, macera, eski dönem seviyorsanız tavsiye ederim.
Not: Sanırım kitap ephesus tarafından dilimize çevrilecek.
Ben şu an serinin 6. kitabını okuyorum. Dizi ise dediğiniz gibi ilk 2 kitabı baz alarak ilerlemişti ilk sezon boyunca. Yalnız dizi -her uyarlamada olduğu gibi- kitaba %100 bağlı kalmamış. Değiştirilen, eklenen, çıkarılan yerler var.
Spoiler konusunda çok hassas biriyseniz 2. kitap bittikten sonra izleyebilirsiniz diziyi. Ama benim görüşüme göre dizide okuma zevkini kaçıracak büyüklükte bir olay yer almıyor. Kitap serisinde ilerledikçe ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız diye düşünüyorum, keyifli okumalar
Çok teşekkür ederim detaylı açıklamanız için, öyleyse ikinci kitaptan sonra diziye başlayabilirim.
Yine bir Gaiman kitabıyla karşınızdayım. Ancak bu kez bir öykü derlemesiyle. Kirilgan şeyler tam sayıyı bilmemekle birlikte 20 küsür öyküden oluşuyor. Daha sonrasında ayrı ayrı da yayınlanacak Partilerde Kızlarla Nasıl Konusulur", " Vadinin hükümdarı", “Bayan Finchin Kayboluşu” gibi öyküleri de bünyesinde bulunduruyor.
Ben öykü derlemelerini her zaman sevmişimdir, hangi kitabı okursam okuyayım ara verdiğimde ya da kitaptan biraz olsun uzaklaşmak istediğimde bu derlemelerden bir öykü okuyup beynime bir nefes aldırıyorum.
Kitapta çok fazla öykü var. Su an baskısını bulmak biraz zor bir kitap ama görürseniz mutlaka alıp koyun kitaplığınıza. Pişman olmazsınız. Özellikle Gaiman seviyorsanız mutlaka okumalısınız zira Gaiman’ın Örneğin Mezarlık kitabı buradaki “koltuğa ekim geçtiğinde” öyküsünden öykünülmüş.
En sevdiğim öykü ise “Ötekiler” oldu. Şu an çoğu yerde öyküyü bulabilirsiniz, Google’a Gaiman Ötekiler yazarak bile ulasabilmwk mümkün. Hem öyküyü okuyarak kitabı alıp almama kararınızı da kolaylaştırmış olursunuz.
Dün başladım ve bugün bitirdim. Çok güzel kitapdı. Beğendim. Akıcı kitapdı. Sayfası da çok azdı. Ama adamın bahtsız olması beni çox üzdü. Herkese tavsiye ediyorum.
Okuyorum değil de okumaya çalışıyorum demek daha doğru olur.
Yeşilin Kızı Anne
Konusu : Anne, yetimhaneden çıkıp Prince Edward Adası’nın uzak bir köşesindeki Green Gables’a geldiğinde, onu bekleyen Matthew ve Marilla Cuthbert’ın aslında bir erkek çocuğu görmeyi umduklarından habersizdir. Gerçek bir yuvaya kavuşmanın hayalleriyle âdeta uçarak geldiği bu evde istenmediğini, geri gönderilebileceğini öğrenince derin bir umutsuzluğa kapılır. Ancak biraz tuhaf ve inatçı olsa da tertemiz, sevgi dolu kalbi sayesinde sadece Cuthbertlar’ı değil, tüm kasabayı etkilemeyi başaracaktır.
Yorumum : Yeşilin Kızı Anne bize hayal kurmayı öğretiyor. Anne’nin ağzından çıkan her kelime hayallerle dolaşıyor, Anne bitirene kadar hayal dünyasından kopamıyoruz İlk başlarda çok konuşan ve etrafıyla pek iyi anlaşamayan bu kızın, gittikçe kendini ve etrafındaki kişilerle ilişkilerini geliştirmesini okuyoruz. Bunlar olurken Anne’nin büyümesine de şahit oluyoruz. Güzel bir kitaptı. Kitabı okurken eski, güzel bir masal dinlemiş gibi oldum. Şu sıcakta Kanada soğuğu çok iyi geldi Okumanızı öneriyorum.
Çok mu ağır? Bende okumayı dusunuyordum da.
Kaç kitapdı? Bir yoksa seri halinde?