Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

0000000591730-1

Kitabı az önce bitirdim. Çok uzun süredir kitaplığımın ‘bir ara okurum’ kısmında duruyordu. Kitap okumaya geri döndüğüm şu günlerde açılışım oldu. Yazacaklarımın ne kadarı spoiler olur, olmaz bilemediğim için hepsini spoiler içine alıyorum.

Kitabı okurken en çok hoşuma giden ve beni dehşete düşüren düşünce, yazarın ölümü ne kadar gerçekçi hayal ettiği oldu. Nasıl ?

Ölüm, nasıl desem? Çok büyük bir bilinmez bizim için. Ölüme yaklaşan kişilerden, ya da ölümden önce son sözlerini bizlerle paylaşan kişilerden, konu hakkında az çok bir bilgimiz var. Fakat empati kurması imkansız, en azından benim için. Kimsenin de kalkıp ölüm döşeğinde olan birine “seni anlıyorum” diyebileceğini düşünmüyorum.

Tolstoy bunu bir şekilde başarmış gibi geliyor, sanki ölüme gitmiş ve gelmiş. Belki gerçek tecrübeler yazılanlardan çok uzaktadır, bilinmez ama bu hali bana çok gerçekçi ve dehşet verici geldi. Sürekli hissettiğiniz dayanılmaz bir fiziksel acının yanında gelen psikolojik sorgulamalar. Aklın vücudu yavaş yavaş terk ederken, elinde kalan son bilincinle bunun da farkında oluyor olmak. Bilemiyorum kitabın sonlarına doğru düşündüğüm tek şey ani bir ölüm istemekti.

Suçlayacak birilerini aramak,bulamayınca bunu en yakınınızdakilerden çıkartmak. Sürekli sorgulamak, sürekli, son nefese kadar sorgulamak “neyi yanlış yaptım ?” ve cevabı bulamamak. “Kader” ya da “Hayat adil değil” klişelerinin kaynağı bu düşünceler mi acaba? Ya da şöyle düşünelim; İvan İlyiç, adi şerefsizin tekiydi. Bok gibi bir insandı, karısını kızını döver, oğlunun üniversite parasını kumarda yerdi. Yaşadığı bu hastalık ve acı dolu ölüm hak edilmiş mi olacaktı? Sorduğum soru, kötü bir insandı o yüzden acı çekmeyi hak etti değil. Kötü bir insan olduğu için mi bunları yaşadı?

Bu noktada, kitabın sonunda da belirtildiği gibi, bir önemi yok. Aslında yaşadığımız, yaşamayı seçtiğimiz, yaşatılan hayat tamamen rastgele gibi geliyor.

Üzerine doğru eğlen biri
-Bitti! -dedi
İvan İlyiç bu sözleri duydu ve içinden tekrarladı: “Bitti! Ölüm bitti… o yok artık!”


0001833792001-1

Uyumadan önce bir kitap daha okumak istedim birikmişlerden. Belki biraz sert olacak ama, aga bu nedir ya?

Okuduğum en sıradan, tek düze kitap olabilir. Korkuyu bırak, gerilim hissi bile tecrübe ettirmedi okuma boyunca. Bu kadar övgünün, yüksek puanların kaynağı nedir acaba ? Yazarın okuduğum ilk kitabı, belki daha iyileri vardır diyeceğim ama araştırdığım kadarıyla yazarın en iyi eseri olarak gösteriliyor. Ölüm Pornosu’ndan sonra ilk defa bir kitap bu kadar beklentilerimin altında kaldı.

10 Beğeni

THE CYNIC PHILOSOPHERS: FROM DIOGENES TO JULIAN

Kitap, onlarca farklı eserden alıntıları derleyerek Kinizm’i, tarihini ve en meşhur temsilcilerinin hayatlarını anlatıyor.

Antisthenes, Diogenes, Crates, Hipparchia, Bion, Onesicritus, Demetrius, Teles, Demonax ve Peregrinus gibi Kinik filozoflara ek olarak; Dio Chrysostom, Epictetus, Seneca ve Julian gibi akımın dışındaki düşünürlerin de Kinizm ile ilgili görüşlerine yer veriyor.

Gayet anlaşılır ve özet niteliğinde bir kitap. Bazı metinler ağır olsa da notlarla yeterli açıklamalar yapılmış.

7 Beğeni


BİTTİ.:dizzy:

Bilimsel bir deney sonrası Aurelius Galton insan üstü bir özellik kazanmıştır. Kanatsız ve herhangi bir mekanizma olmadan uçabilen kahramanımız, gökyüzünü tanıdığı kadar yeryüzünün yabancısıdır. Hayatın gerçeklerinden izole bir yaşam süren Aureliusumuz insanların kötücül yanlarını özellikle hırslarını kitap boyunca acı acı deneyimler.

Aleksander Belyaev, “Su Adamı” adlı kitabında da benzer saflıkta bir karakter çizmişti, bu paralellik beni bir parça rahatsız etse de macera kitabı niyetine okudum.
Gönül isterdi ki, yazarın bu kitabında Binoy- Ben- Ariel’in kazanılmış yeteneğinin temeli bilimsel verilere dayandırılmış olsun, leziz düşünceler, kıdemli fikirler havada uçuşsun, olmadı. Hayırlısı.(:

6/10

16 Beğeni


Ursula K. Le Guin - Rüyanın Öte Yakası
Bir süredir okuduğum en güzel kitaplardan biri. Konu olarak bu kadar muhteşem bir şey bulabilmek ayrı bir yetenek kesinlikle. Rüyalarınızın gerçek olduğunu, doğrusu gerçekliği değiştirdiğini düşünün. İşte ana karakterimiz olan George Orr’un böyle bir yeteneği var. Orr dünyanın en düz insanı belki. Çok sıradan zevkleri, her duruma karşı tam ortada bir yaklaşımı var, algılama yeteneği o kadar da kuvvetli değil. İşte böyle bir adama bahşedilen yeteneğin ve onun deli olmadığını kanıtlamaya çalışırken çılgın bilim adamı Haber ile gerçekleştirdiği terapilerin ve sonuçlarının anlatıldığı sürükleyici, felsefi, derin bir kitap.

Le Guin’in kitaplarını yazılış sırasına göre okumaya çalışıyorum. Roccanon ile başladım, arada Yerdeniz’den bir iki kitap olsa da tüm seriyi birlikte okumak istediğim için Rüyanın Öte Yakası’na atladım. Bence doğru bir karar olmuş. Tabi benden daha iyi bilenler vardır, sonraki kitap hangisi olmalı onunla alakalı tavsiye verilirse daha da mutlu olurum. Neyse tam bir PKD romanı tadında olan bu kitabı ağır ağır ama keyif alarak okudum ve herkese tavsiye ediyorum. Bazı kopukluklar hissetsem de ilk eserlerden biri diyip göz ardı ediyorum.

Le Guin okumaya kesinlikle devam ede edeceğim.
9/10

26 Beğeni

download

Kıyamet Gösterisi - Neil Gaiman, Terry Pratchett

Konu: Deccal doğmuş, kıyametin kopma zamanı yaklaşmıştır; ancak cennet ve cehennem’in dünyadaki temsilcileri, melek Aziraphale ve iblis Crowley dünyayı sevdikleri için kıyametin kopmasını istememektedirler.

Yorumum: Kitabı sevemedim. Konusunun altı fazla boş kalıyor. Bunun nedenini kısmi olarak Hıristiyanlara özgü kıyamet tasvirine hakim olmayışımı görüyorum. Bununla birlikte kitapta üzerinde düşünülmüş kaliteli bir hikaye kurgusuna rastlamadığımı da belirtmek isterim.
Okuduğum diğer Gaiman ve Pratchett kitaplarına kıyasla bu kitaba adapte olmakta zorlandım. Her ne kadar Pratchett’e özgü esprili göndermeler kitaba ısınmamı kolaylaştırsa da okurken kendimi hikayenin içinde bulamadım.
Yukarıda yazdığım iki sorunun da kitabın kısalığından kaynaklandığını düşünüyorum. Karakterler derinleştirilip, olaylar daha kompleks bir hikayeye bağlansaydı kitap muhtemelen çok daha güzel olacaktı.
Puanım:6/10

Tavsiyem: Okumasanız bir şey kaybedeceğiniz bir kitap değil. Yazarların bilinmiş diğer kitapları tek başlarına daha iyi kitaplar.

8 Beğeni

Ben okunuş sıralaması olarak veya ‘‘Ursula nasıl okunur?’’ gibi bir yaklaşımla değil de tesadüfi olarak başladığım Karanlığın Sol Eli kitabını önerebilirim. Onunla Hainish Cycle’ın en can alıcı kitaplarından birini okumuş olur daha sonra belki Mülksüzlere geçersiniz. Bunlar haricinde şahsen Rüyanın Öte Yakası kadar keyif almadım diğer kitaplarından ama tabii hepsi belirli bir standartın üzerinde. Sürgün Gezegeni ve Anlatış kitaplarını o kadar aşırı beğenmemiştim ama yine de keyifli kitaplar.

Ayrıca Ursula’nın öyle bir öyküsü var ki beni çok derinden vurmuştu. Omelas’ı Terkedenler. Bu öyküsü ile Hugo kazanmış. Onu da okumanızı öneririm. Kısacık bir öykü ama şahane. Rüzgarın On İki Köşesi adlı kitapta olması lazım bu öykü. Eğer merak ederseniz direkt oradan da devam edebilirsiniz. Ursula teyzenin öyküleri şahane.

Edit: Omelas’ı Terkedenler’i ben İthaki’nin Yüzyılın En İyi Bilimkurgu Öyküleri kitabından okumuşum. Bahsettiğim kitapta olup olmadığına emin olamadım şuan. Olmayabilir. Varmış.

5 Beğeni

Uzun bir aradan sonra ilk defa bir kitap okuyabildim. Bu seferde beni kurtaran George Martin oldu, okuma serüvenimde keza Martin sayesinde başlamıştı. Öncelikle kitap yazarın daha önce yazdığı Dunk and egg hikayelerinin toplamı. Hikayeler birbirinden güzel. Asoiaf evrenini seviyorsanız kesinlikle alın ve okuyun pişman olmazsınız. Yakında diziside gelecekmiş (tahmini 2023-2024 civarı). House of the dragon dizisinden daha fazla merak ediyorum bu kitabın dizisini. Umarım yazar yazmaya devam eder ve biz bu dünyanın farklı güzelliklerini okumaya devam ederiz.

14 Beğeni

Richard Paul Russo - Ship Of Fools’u okudum. Kitap 2001 yılında ilk olarak Ace Books’dan Ship Of Fools adı ile, sonrasında Orbit tarafından Unto Leviathan adıyla yayınlanmış. Yayınlandığı yılda Philip K. Dick ödülünü almış.

Bilimkurgu romanlarında bilim insanlarının veya uzay gemisi mürettebatının hakkında hiçbir şey bilmedikleri bir gezegene, uzay gemisine yada uzay üssüne inerek araştırma yaptıkları, farklı canlılar, yapılar, nesneler vs. keşfettiği, bu yerde yaşanmış olayları ve geçmişini araştırdığı konuları okumaya da, izlemeye de, oynamaya da bayılıyorum. Ship Of Fools da bu türe nokta atışı yapıyor. Zaten kitabı çok çok sevdiğim Dead Space oyunu ve Event Horizon filmine benzer bir kitap ararken denk geldim. Ship Of Fools için tam anlamıyla bu iki yapımın karışımı, Space-Horror türünün oldukça kaliteli bir örneği olan bir kitap diyebilirim.

Ana temasına yukarıda değindim, spoiler olmasın diye ne olup bittiğinden bahsetmiycem. İçinde Uzay ve Korku temalarına ek olarak Hristiyanlık çerçevesinde kısmen yüzeysel diyebileceğimiz Teoloji de işleniyor. Yazar karakterleri ve olayları oldukça dengeli şekilde ele almış. Ne olaylar arka plana itilip karakterlere odaklanıyor ne de elli sayfada elli farklı olay olup insanın aklını bulandırıyor. Karakterler de kitabın bence başarılı olduğu konulardan biri. Yan karakterleri bile içselleştirme anlamında hiçbir sıkıntı çekmedim.

Sonuç olarak sevdiğim türde ve sevdiğim konuda olan bir kitaptı. Bence gayet güzel yazılmış ve konu kliteli bir biçimde işlenmişti. Haliyle severek okudum ve oldukça beğendim.

21 Beğeni

Teşekkürler tavsiyeleriniz için. Aslında Omelas’ı Terkedenler’i iki senedir çok defa okudum çünkü bir sınıf arkadaşımın hayatta en çok sevdiği şeylerden biri bu öykü sanırım. Evet, gerçekten de ahlaki olanı, etik olanı sorgulatan bir öykü.

2 Beğeni

Watchmen ve Watchmen Başlangıç serisini okuduktan sonra içinde süper kahraman olmayan çizgi romanlara odaklandım. Çizgi romanı çok sevdim ama alternatif tarzın benim tarzım olduğunu anladım.

Todd - Dünyanın En Çirkin Çocugu ; Dune okurken ara ara okumak için çizimlerini merak edip aldığım çizgi roman ciltleri. 2 Kitap toplam 8 sayı bir araya getirilmiş. Çizimler dünyaca ünlü çizerimiz M.K. Perker’e ait. Çizerin başka çalışmaları da mevcut, zamanla hepsini satın alacağım.
https://www.instagram.com/mkperker

İlk başta söylemek gerekir ki Todd’un çizimleri enfes olmuş. İki tane göz üzerinden bir çocuğun duygularını aktarabilmek çok büyük bir beceri. Her çizimi detaylıca inceledim, çünkü her çizimde çok güzel detaylar işlenmiş.

Konu olarak absürd ama bir o kadar da eğlenceli, ordan oraya sürüklenen maceralar mevcut. Ayrıca eser inanılmaz bir kara mizah barındırıyor. Kaba tabirle Amerikan Rüyasının ağzını burnunu dağıtıyor. Benim anladığım onlarca eleştiri var ayrıca benim anlamadığım da mevcuttur.

Dune okurken aralarda okurum diye aldığım kitapları elime bir alınca 200 sayfa su gibi akıp gitti, kitaplar bitti:slight_smile:

Ekleme : Çizgi romanda beni en çok etkiileyen şey, çizim ve diyaloglar sayesinde bütün o absürtlükler içerisinde bir çocuğun masum bakış açısı çok güzel aktarılmış. Çok beğendim.

7 Beğeni

Birşey sormak istiyorum. Hemigway in Silahlara Veda kitabi nı okuyorum ama bendemi bir problem var, çevirimi sıkıntılı yoksa yazarın tarzından mıdır bilemedim bir türlü giremiyorum roman ın içine. Sanki anlamsız öylesine karalanmış kelimeler bütünlüğünü okuyormuşum gibi…

1 Beğeni

Mehmet Harmancı çevirisi olan kitapları vardı onlar dışında problemli çeviri olduğunu hatırlamıyorum.

2 Beğeni

MEVKİ UYGARLIĞI (THE STATUS CIVILIZATION)

KONUSU

Yasa bana, Omega’da ortalama ömrün yaklaşık üç Dünya yılı olduğunu sizlere söylememi emrediyor.
"Omega, sizin gezegeniniz, tümüyle mahkumlar tarafından yönetilen bir gezegen. Hakkınızda hiçbir önyargı olmadan, temiz bir sicille, her şeye yeniden başlayabileceğiniz bir dünya! Geçmiş yaşamınız unutuldu. Onu hatırlamaya kalkmayın. Bu tür hatıralar sadece suç işleme eğilimlerinizi harekete geçirmeye yarar. Hücrelerinizde uyandığınız an dünyaya yeniden gelmiş olduğunuzu farzedin.

DÜŞÜNCELERİM

Kitabın sürprizlerini bozmadan içeriğinden konuşmak pek mümkün değil. En meşhur üç distopya ile kıyaslarsam, 1984 ve Cesur Yeni Dünya derinliğinden ziyade Fahrenheit 451 dozunda diyebilirim. Bunlara göre çok daha aksiyon dolu, “pulp” bir kitap.

Favorilerimden biri diyemem ama keyif alarak okudum.

17 Beğeni
4 Beğeni

Ciddi derecede olmasa da ben de aynısını Çanlar Kimin İçin Çalıyor adına söyleyebilirim. Türkçeleştirmeye gerek duymadan, çok yalın ve düz bir şekilde çevrilmiş kitap. Bu da haliyle yazarın edebi üslubunu anlamakta engel yaratıyor ve okuma keyfini de etkiliyor.

@Akahige’nin paylaştığı linkte de Çanlar Kimin İçin Çalıyor’dan bahsedilmiş. Genel bir problem sanırım… Aynı durumu yazarın başka eseri Güneş de Doğar’da da hissetmiştim.

5 Beğeni

Dost Körpe’den ölesiye nefret ediyorum. Bir insanı tanımayıp da ancak bu kadar nefret edebilirim. Onun yüzünden Ray Bradbury ve Fahrenheit 451’e küstüm. Sonra kitaplığımda ne kadar okunmayı bekleyen Dost Körpe çevirisi varsa hepsini yaktım; çünkü bu çevirileri bir başkası okumamalı. Dost Körpe adını görünce Ichigo’nun Vasto Lorde formu gibi evriliyorum. Çevirileri o kadar kötü ki, editörleri onun çevirilerini düzeltemediği için uğraşmıyorlar ve kitabı piyasaya sürüyorlar, eminim. İnanılmaz bir çeviri özürlülüğü var adamda. Yahu çevirmeyi bilmiyorsan sen o kitabın konusuna uygun bir şeyler yaz, yeter ki okuduğumu anlayayım.

2 Beğeni

Ben Bilgi Yayınevinin Haziran 2020 basımı Belkıs Dişbudak çevirisinden okuyorum. Hemigway merak ediyorum inşallah diğer kitaplarında da sıkınti yoktur. Olmazsa Can yayınlarından çıkan kitaplarının çevirileri iyi deniyor, onlari bulmaya çalışıcam. Hiç olmadı ingilizce okurum artık :confused:

@Akahige yazıyı okuyunca fena moralim bozuldu :frowning:

1 Beğeni

Linki kitabı ne zaman aldığınızı bilmediğim için paylaştım. Ekşisözlükte gündem olduktan sonra kitabı yeniden çevirttiler. Sizin elinizdeki yeni çeviri. Ama muhtemelen Ülkü Tamer çevirisi yeni çeviriden de iyidir.

@driveinthenails Dune çevirileri diğerlerine kıyasla iyi. @Ozgur bir ara Yüksek Şatodaki Adam çevirisini editörün düzeltmeleri sayesinde beğendiğini söylemişti. Ama Poe çevirileri gördüğüm en kötü çevirilerden biri. Yani çok iyi diyeceğim çevirisini görmedim, çok kötü diyeceğim bir sürü çevirisini gördüm ama vasat diyeceğim çevirilerini de gördüm. Bence adama direkt düşmanlık beslemeyin, kötüler yüzünden vasatlar arada kaynamasın. Önce bir sorun.

4 Beğeni

Hocam sen zaten dünyaya sevgi için değil de, nefret için gelmişsin gibi bir his var içimde. Hate embodiment olabilirsin yani. :slight_smile:

4 Beğeni

Dost körpe vasat değil, kötü çevirmen. Okuruna karşı yaptığı çeviri saygısızca ve bu da düşmanlık beslememe neden oluyor. Yıllar geçmiş hala kendine bir şeyler katamamış. Bir adamın işine ve kendine saygısı olur. Onca tepkiye rağmen hala çevirilerinden birkaçına vasat, birine iyi, kalanına kötü diyorsunuz. Bir adamın mesleği haline gelmiş işinde övülecek 1 tane mi işi olur? Komik gerçekten.

O yüzden kime ne sorayım. Sormaya gerek yok. Her şey ortada. Ben marangozsam ve bir masayı düzgün yontamamış, düzgün çakamamışsam, eleştirilmek hakkımdır. Yaptığım işin üzerine bir şeyler katmak ise vazifemdir. İşimde kötüysem, kötüyümdür. Basit yani.

Birileri hislerinizin kuvvetli olduğunu söylemeli.

1 Beğeni