Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Yorumu ay başında yapacaktım ama evde olmayacağım ve uzun süre de dönmeyeceğim. Yanımda da götürüp okuduğum kitapları yük etmek istemediğim için incelemeleri erkenden yapma kararı aldım.

Fablehaven 3 - Gölge Salgını - Brandon Mull

Sanırım serinin en iyi kitaplarından birisiydi. Böyle düşünmemdeki sebep muhtemelen içindeki karanlık dozunu sevmemden kaynaklanıyor. Okuduğum en keyifli genç-yetişkin serisi olduğunu düşünüyorum. Dünyasının zenginliği, beklenmedik şeylerin her an kapıda beklediği bir serüven.

Fablehaven’de karanlık gittikçe güç kazanmış ve korkutucu bir salgına dönüşerek tüm iyilere dokunarak onların değişmesine, kararmasına ve saldırganlaşmasına neden olur. Tabii uslanmaz karakterimiz Seth’in tehlike paratoneri olması da ayrı mevzu. Kitapta yine bir eser elde etme çabası var. Aslında beş kitabın hepsinde bir eseri elde etmeye çalışıyorlar diyebiliriz. Burada farklı olan gittikleri mekanların şahane olması; neredeyse sınırsız ve farklı bir hayal gücü.

Ben bu serinin kesinlikle hayal gücünü kamçılayan bir yapısının olduğunu düşünüyorum. 5/5

Gece- Elie Wiesel

Kesinlikle berbat bir kitap. Bunu negatif olarak söylemiyorum. Sizde bırakacağı his berbat. Sizi yerden yere vurup gerçekliği belki de hiç hissetmediğiniz kadar hissetmenize sebep olacak. İnsanın bu kitabı okurken içinin parçalanmaması, sinirlenmemesi mümkün değil.

Gerçek bir yaşan öyküsü yazan pek çok filme, kitaba denk gelmişsinizdir. Bunların bir kısmı belki de esinlenmedir fakat bu kitap gerçekten bunları yaşayan birisinin kaleminden dökülüyor. Yahudi olduğu için çektiği akıl almaz işkenceler detaylıca anlatılmış. Küçük bir çocuğun babasıyla hayatta kalma hikayesi… İnsanın boğazı düğümleniyor. Sırf birilerinin istemediği ve nefret kustuğu bir ırka mensup olduğu için insanlara yapılan acımasız şeyler… Çaresizlik…

Okuduktan sonra bir süre etkisinden çıkamadım gerçekten beni parçalayan bir eser oldu. İnsan kitabı bitirince bunların gerçek olduğuna inanmakta güçlük çekiyor. Daha doğrusu inanmak istemiyor.

Sevgili @Ufuk kitap gerçekten sarsıcıydı. Tavsiye için teşekkürler ama sıkıntıma sıkıntı kattığını da itiraf etmem lazım.

Fablehaven 4 - Ejderha Tapınağı’nın Sırları - Brandon Mull

Buraya kadar tatlı tatlı ilerleyen olaylar bu kitapla artık iyice içinden çıkılmaz bir maceraya dönüşüyor. Ejderha Tapınağı’na gitmeye çalışan kahramanlarımızın atlattığı tehlikeler okunmaya değer. Sürpriz gelişmeler ise kitabı daha hızlı okumaya itiyor ama o son bence çok güzeldi. Son kitaba geçmek için nefes almak için bile vakit kaybettirmeyecek türden.

Akşam Yıldızı Cemiyeti ve Şafak Şövalyeleri arasındaki çekişme gittikçe tırmanıyor. Kime güveneceğinizi şaşırıyorsunuz. Tanıdıklarınız gerçekten tanıdığınız kişi mi? Dostla düşmanın bir araya girdiği hikayede her köşeden bir alçaklık bekler hale geliyorsunuz. Sırf bu tahmin edilemez kombinasyonlar bile okuma heyecanı yaratıyor.

Fablehaven 5 - İblis Zindanı’nın Anahtarları - Brandon Mull

Hem harika hem de üzücü bir son. İnsan bittiğine üzülmeden edemiyor. Aldığı keyif damağında kalıyor. Yine olsa yine okurum. Umarım devam serisi de kısa sürede dilimize kazandırılır. Gerçekten merak ediyorum. Karakterler büyüdü mü? Neler oldu? Başka nasıl tehlikeler vardı? Keşfedilmemiş türlerden hangileri keşfedildi? Bunları ve daha fazlasını çok merak ediyorum.

Son kitapla birlikte her şey çığırından çıkmıştır. Dünya öyle bir hale gelmiştir ki artık bir taraf seçmek gerekmektedir. İblisler dalga dalga zindandan çıkmaktadır.

Asıl dikkat çeken nokta ise hikayenin yarısından fazlasının Türkiye’de geçmesi. İstanbul’un bile adı geçiyor ama özgün metinde bu var mı bilmiyorum. Açıp bakmadım. Bulabilir miyim onu da bilmiyorum zaten. Bu açıkçası bir sürpriz oldu benim için. Ben sadece söylem olarak bir cümlede geçeceğini sanmıştım ama epeyce bir yer verilmişti. Bu çok hoşuma gitti. (Bayrakları asmak isteyen varsa hiç durmasın.)

Açık ara diğer genç-yetişkin eserlerin önüne geçerek zirveye oturmuştur. :heart_eyes:

Yapay Koşullanma - Martha Wells

İlk kitabı çok beğenince ikinci kitabı almasam olmazdı. Yaşadığım en büyük sorun ilk kitabı hatırlamak oldu. Zaman zaman açıp ilk kitaba göz atmak zorunda kaldım. Neden bu seriye böyle bir giriş yaptığımı bilmiyorum. Keşke yapmasaydım. Muhtemelen devam edecekse yine aynı sorunu yaşayacağım.

İlk kitaba göre daha az beğendiğimi açıklamam gerek. Tempo ve merak duygusu biraz daha geri planda kalmıştı. Bazı noktalarda kafama yatmayan yerler oldu ama fazla takılmadım. Okunuş bakımından yine akıcıydı. Katilbot bu sefer kendi geçmişine doğru yolculuk yapıyor ve bu konuda da ne kadar temkinli davranırsa davransın düşünemediği noktalar oluyor. Bir an işler karıştı derken yeniden hikaye kendisine yol buluyor. Geçmişte işlediği cinayetlerle alakalı bir bilgiye ulaşıyor ve yine insanlara yardımcı oluyor. Katilbot’un duygusal bir yaklaşımı olması benim hoşuma gidiyor nedense. Bu kitapta mizah yönü biraz daha zayıftı belki de bu sebeple benim için biraz daha geri planda kaldı. Bundan sonra neler olacağını yeni kitapla birlikte göreceğiz bakalım. :slight_smile:

Düzdünya - Edwin A. Abbott

İçimdeki benler bildiriyor:

“Üzülerek söylemeliyiz ki neredeyse @Ufuk ile aynı fikirde gibiyiz!” :sweat_smile:

Öncelikle kitabı bize hediye ederek gösterdiği ince(!) davranıştan dolayı kendisine müteşekkiriz! :expressionless: Tamam tamam, şaka bir yana kendisine katılmadan edemiyoruz. Kitap alışkın olduğumuz bir şekilde yazılmamıştı. Muhtemelen böyle bir yazımla bir daha karşılaşacağımızı da sanmıyoruz.

Aslında toplumdaki inançlara, toplumun kendisine, kanunlara öyle sert yaklaşıyor ki bazen insan şüpheye düşüyor. Yazar gerçekten mi böyle düşünüyor yoksa bunları eleştiriyor mu? Zaman zaman ikilemde kaldığımız oldu ama biz iyimser yaklaşmayı tercih ettik.

Yazar düşüncelerini düzlemde bulunan bir kare olarak bildiriyor. Bir kağıda kare çizin ve onun canlı olduğunu düşünün… Size kendi toplumunun yaşam biçimlerinden, neleri nasıl yaptıklarından, inanç sistemlerine kadar her şeyi aktarıyor. Kendilerini bu Düzdünya’nın hakimi sanıyorlar ve başka dünyaların olabileceğine de şiddetle karşı çıkıyorlar. İşe bakın ki bu iki boyutlu karakterimiz olan Kare önce Çizgidünya’sıyla ardından da Boşlukdünyası’yla karşılaşıyor. Bu noktadan sonra işler biraz karışıyor tabii.

Tamamen farklı bir açıyla yazılmış bir eser fakat okuması yorucu. Yazar kendisini anlatabilmek için aşırı detaya giriyor ve bu detaylar bir süre sonra boğmaya başlıyor. Kitabın yazıldığı dönemi düşünecek olursak aslında bu kadar açıklayıcı olmasını anlayabiliyorum.

Klasik Korku Öyküleri - C. P. Gilman - Marry E. Wilkins Freeman - M. R. James - Ambrose Bierce - Perceval Landon - F. M. Crawford - Arthur Morison - E. F. Benson - H. P. Lovecraft

Kapak çok güzel olmuş. :heart_eyes: Gerçekten kitabın içeriği kadar canlı ve hareketli. Cüneyt Çomoğlu’na bu güzel kapak için kendi adıma teşekkür ederim. Serinin diğer kapaklarını da yine Cüneyt Bey yapmış, ellerine sağlık.

Çınar Yayınları “Kara Çınar Kitaplığı” ile dikkatimi çekmişti. Aslında forumda birkaç kişinin alıp okumasını beklemiştim ama kimseden ses çıkmayınca daha fazla dayanamadım. Pişman değilim, çok beğendim. Alışkın olduğumuz yazarlar dışında başkalarını tanımak çok keyifliydi. Umarım devamı gelir.

Adından da anlaşılacağı gibi içinde farklı yazarlardan korku temalı öyküler bulunuyor. Yazarlardan sadece F. Marian Crowford’un anlatımı bana pek hitap etmedi ama öykü genel itibari ile güzeldi. Son kısmı hoşuma gitti. Özellikle Charlotte Perkins Gilman’ın “Sarı Duvar Kağıdı” isimli öyküsü çok güzeldi. Benim en çok beğendiğim öykülerden bir değeri de “Kuledeki Oda” idi. Hikayenin gerçekle hayal arasındaki o buğulu çizgisi çok hoşuma gitti.

Daha önce içerik resimlerini paylaşmıştım ama resimleri göremeyenler için yazmak isterim.

Sarı Duvar Kağıdı - C. M. Gilman
Luella Miller - Marry E. W. Freeman
Mezzotint - M. R. James
Evdeki Asma - Ambrose Bierce
Thurnley Manastırı - Perceval Landon
Çığlık Atan Kurukafa - F. M. Crawford
Üst Kattaki Şey - Arthur Morrison
Kuledeki Oda - E. F. Benson
Dagon - H. P. Lovecraft

İnfernaliana - Charles Nodier

Diğer iki kitaba göre bir tık aşağıda kaldığını söylemem gerekir. Bazı öyküler ciddi anlamda kısa ve neredeyse pek bir şey anlatmıyor. Bazılarıyla da benzerlik gösterenler var. Biraz masal, biraz öykü diyebiliriz bu açıdan. Yine de hayaletlerin, hortlakların, vampirlerin peşinizi bırakmayacağını söyleyebilirim.

Bazı öyküler var ki çok hoşuma gitti. Keşke öykülerin kime ait olduğu da verilseydi ama Caharles Nodier bu konuda cimri davranmış. Yine de güzel bir derleme ortaya koymuş.

Klasik Bilimkurgu Öyküleri - Fitz James O’brien - Edward Bellamy - H. G. Wells - E. P. Micthell - F. R. Stockton - Abraham Merritt

İçerisinde bulunan öykülerden şu kötüydü diyebileceğim hiç yok. Hepsini çok beğendim. O kadar akıcı ve güzeldi ki su gibi gitti. Büyük keyif aldım gerçekten fakat bir tanesi var ki açık ara önde; Çukur Halkı - Abraham Merritt. Betimlemeler, anlatım, hikayenin kendisi yarattığı o ürkünç hava muazzamdı. Bir çukurun içinde cehennemin yansıması ve oradan çıkan bir adam…

Yine içeriğini daha önce fotoğraf olarak paylaşmıştım ama bir de yazılı olarak ekleyeyim.

Elmas Mercek - Fitz-James O’brien
Gövdesi Olmayan Adam - Edward Page Mitchell
Geri Giden Saat - Edward Page Mitchell
Negatif Yerçekimi Hikayesi - Frank R. Stockton
Hikayem Size - Edward Bellamy
Yeni Hızlandırıcı - H. G. Wells
Çukur Halkı - Abraham Merritt

Genel olarak değerlendirecek olursam Kara Çınar beni şaşırtan bir dizgi oldu. Son bir kitap daha kaldı. Umarım kısa sürede birkaç kitap daha eklerler. Hikayelerin detayına girmeme sebebim ise zaten öyküler oldukça kısa. En uzunu kırk sayfa civarında ama diğerleri hep on-yirmi sayfa filan. Bir şey desem bütün büyüsü bozulur. Bu sebeple bilimkurgu, fantastik, masal, hortlaklar, vampirler, rüyalar, zaman yolculukları gibi alanlarda okuma yapmayı sevenlere öneririm. Unutmadan 21. yy yeni moda vampirlerinden bahsetmiyorum. Eski moda olanlardan bahsediyorum. :smirk:

Cehennemlik Yürek- Clive Barker

Çeviri ve yazım konusunda ufak tefek hatalar vardı ama beni pek rahatsız etmedi. Benim kabul edilebilir hata kotamın altında kaldı. Uzun zamandır okuduğum korku-gerilim tarzı kitapların arasında açık ara insanı irkilten bir kitaptı. Yazıldığı zamanı düşününce farklı bir anlatım beklemiştim ama gayet de zamana hitap edecek bir dil kullanılmıştı. Sanırım kendisinin kitaplarını bundan sonra okuma listemde öne çekeceğim.

Kitabın içeriğinin herkese hitap edeceğini sanmıyorum. Bazı kitleler tarafından taşlanabileceğini de düşünüyorum. Müstehcen olan kısımları vardı. Okumaya karar vermeden önce bu konuda hassas olanların bunu değerlendirmesini öneririm.

Hikaye dünyadan umudunu kesmiş ve daha çok haz peşinde koşan bir adamın gizemli bir kutunun peşinde koşmasını ve onu elde ederek karanlık tarafa nasıl geçtiğini anlatıyor. Kitap karakterlerinin yarısı aşağılık yarısı ise kurban. Betimlemeler ve karakterlerin duygu durumları gayet güzel aktarılmış. Kitabın neredeyse tamamını büyük bir tiksintiyle okuyorsunuz. Geceleri karanlıktan ürken arkadaşlarımız varsa gündüz vakitlerinde okumalarını tavsiye edebilirim. Eleştireceğim tek nokta hikaye diğer karakterlere geçtikten sonra yazarın giriş bölümünü neredeyse ileride yeniden anlatması oldu. Bunu yapan yazarlar olabiliyor. Biraz tekrar edilmesine sözüm yok ama neredeyse tekrar edilince o bölümlerde biraz sıkılıyorum.

Şimdilik benden bu kadar. Ay sonuna dek kaç kitap daha okurum, okur muyum bilemiyorum. Okursam sizlerle paylaşacağım. :buyucu:

32 Beğeni