Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Yüzeysel İnceleme)

Kötü, çok kötü.
Sırf bitirmek için okudum. Pişmanım.
Tam bir saçmalık ve klişeler dizisi. Her adımda bir sonrasında olacakları tahmin edebileceğiniz hiç emek verilmemiş bir kurgu var.
Elbette her kitap şaşırtıcı unsurlar içerecek diye bir kural yok. Bu kitabı aynı kurgu ile ama en azından karakterlerine özenilmiş; onların duygu dünyalarını, buhranlarını yansıtabilmiş iyi bir edebi eser olarak yazsaydı yazar belki eh işte der okurdum.
Okumayın, okutmayın

15 Beğeni

Mehmet Rauf - Eylül bitti.

Psikolojik roman başlığını hak eden bir eser. Yasak bir aşk. Bu aşkın ruhlara çektirdiği ızdıraplar. Ormanlarla dolu paralel bir evrendeki İstanbul.

:star: :star: :star:

7 Beğeni

ginza-hayaleti-ve-diger-gizem-oykuleri-11661502-73-B
İlk olarak kitabın yazarı 1912 yılında doğup 1945 yılında savaşta ölmüş bir kişi. Yani yazar öldüğünde baya gençmiş. Ölmdeden önce 30 polisiye hikaye yazmış ve bu kitapta bunlardan 9 tanesi yer alıyor. Yazarın öykülerindeki ortak yön olağanüstü bir şekilde işlenmiş gibi görünen bir cinayetin sıradan bir kişi tarafından çözülmesinden ibaret. Hikayeler oldukça basit bir kurguya sahip. Çoğunlukla başta verilen bilgilerle olayı okuyucu çözemez. Kritik bilgiler sonlarda veriliyor. Bazı hikayeler ilgi çekici olsa da bazıları oldukça basit, ilk yapacağınız tahminin doğru çıkacağı hikayede var. Bazen de kurgu doğrudan mantık hataları da çıkabiliyor.Tabi bunları bir eksi olarak söylemiyorum. Zira bunların yazıldığı döneme bakınca Japonya’ da yazılan polisiye hikayelerin ilklerinden olduğu anlaşılıyor. Bunları okuyacak arkadaşların nasıl beklenti içerisinde okumalarını göstermek için yazıyorum. Günümüz hikayelerinin karmaşıklığını beklemeyin. Düşük beklentilerle okursanız gayet zevk alınabilir. Ek olarak tanımadığımız bir kültürle ilgili bir kitapta o kültüre ait şeyleri tanıtmak dipnot kullanmayı bırakmasalarmış keşke. Evet bırakmasalarmış dedim. Çünkü ilk birkaç sayfada var ama sonradan yok oluyorlar.
Sonuç olarak büyük beklentilere girmeden gayet okunabilecek bir kitap. Yazıldığı döneme bakınca bu bir eksi değil. Kurgulardaki birkaç mantık hatası olmasa daha iyi olurdu. Yazar 33 yaşında ölmüş. Baya bir gelecek vadediyormuş oysa. Üzücü.
Puan 4/5

8 Beğeni

Anton Çehov - Altıncı Koğuş bitti.

‘‘Kendimi Altıncı Koğuş’ a kapatılmış gibi hissettim.’’ [Lenin?]

:star: :star: :star: :star: :star:

5 Beğeni

Nabizade Nazım - Karabibik bitti.

İlk gerçekçi, doğal, köy romanımız. Zar zor geçinen köylü amcamızı anlatıyor. Kısacık bir öykü.

:star: :star: :star:

7 Beğeni

Ahmet Ümit - Şeytan Ayrıntıda Gizlidir
Kitap Başkomser Nevzat Bey’in içerisinde yer aldığı kısa polisiye öykülerden oluşmakta. Aralarında güzel öyküler var, vasat öyküler var, kötü öyküler de var. (Ahmet Abi o Orman Katilleri öyküsünün sonu ne kadar rezildi öyle :slight_smile: )
Öykülerin çoğunluğu biraz ham geldi. Üzerlerinde biraz daha çalışılsa , biraz daha kafa yorulsa daha iyi olabilirdi.

Genel olarak kısa Türk Polisiye öyküleri okumak için güzel bir kitap ama Patasana gibi bir romanı okuduktan sonra pek tatmin etmedi. Bu kitapla beraber yaklaşık 10 adet Ahmet Ümit Kitabı okumuş oldum. Biraz ara verip başka yazarlara devam edeceğim.
Puanım 6.8/10

10 Beğeni

Jack London - Demir Ökçe bitti.

Jack Abi bir anlamda kendi ideolojisini bizlere anlatıp güzellerken aynı anda da kapitalizmin iğrençliğini ve acımasızlığını bizlere gösteriyor.

:star: :star: :star: :star:

8 Beğeni

Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Yaban bitti.

‘‘Millî Mücadele sırasında Orta Anadolu’da bir köy. Tanzimat aydınının sosyo-psikolojik özelliklerinin uzantılarını taşıyan Ahmet Celal. Kendini kurtarıcı olarak gören, halkı eğitmeyi (ya da adam etmeyi) görev edinmiş, kafasında yarattığı gerçekle yaşanan gerçeğin çatışması sonucu “yaban”laşan tipik aydın.’’

:star: :star: :star: :star:

11 Beğeni

Başlığa kitapları okuduktan sonra yazmayı tercih ediyorum. Ama bu kitabın ortasında olmama rağmen yorumlamak istiyorum.

İlk kadın yeniçeri Yosma hatun odağında, alternatif tarihi kurgu anlatısı.

Yazarı tebrik ederek başlayayım. Aklıma bir fikir geldi, yazayım dememiş. Dersine iyi çalışmış, yeniçeri ocağını, kullandıkları silahları, döneme ait tarihi bilgileri hikayesiyle güzel harmanlanmış. Ve üzerine kendi tarihini inşaa etmiş.

Yazarın kullandığı üslup ve dili beğendim.

Ocak yerli yerinde, destekçilerse beride. Demeli yirmi bin nefer; deryada kumuz billahi! Savulsun cihan, yeniçeri gelmekte!

Bilir misin, başımızda Şehzade Aleksandır olmaklı; Müfreze-i Pay-i Taht’ın beyidir, ağamızdır, canımızın sahibidir. “Ölün” demeli ki görmeli, tereddüt edene aşk olsun! “Uçun” demeli ki görmeli, Kaf Dağı’nı aşar başımız! Kudreti dillere destan, azameti dosta şan, düşmana ziyan! Bak etrafına, Şehzadeyi ve biz kullarını uğurlama namına yayılmış şehrin ahalisi meydana. Çoluk çombalak gani gani, esnaf işi gücü bırakmış. Hey ki ne hey, şu efsun kumkuması Şehr-i Istanbul uğur namına ardımızdan su döktü mü, daha da kimsecikler tutabilemez bizi!

Aha, işittin mi, mehtere çağrıdır bu! Ahali kirp diye sustu da mehterbaşını dinler, madem kıpırdanmayıp çekidüzen versem gerek kendime, başlamaklı yürüyüş. Bilir misin, pek eskidir bu âdet, evveliyatı derindir. Cihanın ilk ve en hakikatli musikî eridir mehterân, korku salmaya birebir, şöhret kamçılamada ziyadesiyle mahirdir. Aha davul vurdu, zurna da çığırır… Sıra boruda, köslerin sesi de alttan işitildi mi… De hadi, adım vaktidir artık.

Ya Allah!

Buna rağmen kitabı sevemedim. Çünkü hikayemizin bitirim, külhanbeyi baş karakteri Yosma hatunun, ‘yancı’ olarak adlandırdığı bizle hasır neşir olmasından ilk sayfalarda memnun olsam da bunun süreklileşmesinden ve okura posta koymasından sıkıldım.
Hikayenin tek bir karakter üzerinden ilerlemesi de okuma zevkimi azalttı.

Kitabı bitirince yorumu güncellerim ama eğer okuyor ise Hamit Çaglar Özdag’a tavsiyem bu kitabın giriş bölümünden biraz kelime tasarruf ederek Yosma hatunu hizaya çeksin, okurla bu kadar yüz göz olunmaz.

7 Beğeni

Gogol - Ölü Canlar bitti.

gogol-ölğ-canlar

Üçkağıtçı bir arkadaşımız olan Çiçikov’ un yasal boşluklardan yararlanarak ölmüş çiftçiler üzerinden para kazanma çabalarına tanık olduğumuz bir roman. Mizahi bir dille yazılmış bir roman. 19 yy Rus insanının kötü hallerini ortaya koyuyor. Değişik karakterlerdeki insanlarla tanışıyoruz. Güzel akıcı bir romandı. Hiç sıkılmadım. :slight_smile:

:star: :star: :star: :star:

9 Beğeni

Ahmet Mithat Efendi - Felatun Bey ile Rakım Efendi bitti.

Tanzimat sonraı yanlış batılalaşma sorununu irdeleyen, hicveden bir roman. Bir taraf yanlış batılılaşan birisini diğer taraf da olması gerekeni anlatıyor. Bendeki kitap 2004 basımı. Ben kitabı 2007’ de alıp unutmuşum. Kitap basım ve yazım hatalarıyla dolu olduğu için okuma zevkim yerlerdeyken bitirdim. Hikaye olarak kötü değil. Hoş bir hikayeyi neredeyse eski bir Türk filmi izler gibi okuyorsunuz. Arkasında 5 tl lik bir etiket var. :slight_smile:

:star: :star: :star:

NOT: Bir sonraki kitabım yine eski basım Goriot Baba. Lacivert Yayıncılık, Antik Batı Klasikleri. En son sayfası kopmuş. Son sayfasını bilen varsa yollasınn. :grin:

7 Beğeni

Antik yok ama bir kaç farklı çevirisi var bende.

Ötüken - Belma Aksun
İş Kültür - Volkan Yalçıntoklu
Can - Tahsin yücel

Alfa - İsmail Yerguz da vardı ama şimdi bulamadım.

2 Beğeni

Kısa Klasiklerle ‘‘Balzac’’ - 5 Kitap Önerisi

Can Yayınları’nın sevdiğim bir dizisinden beş kitapla birlikte Fransa’ya yolculuğa çıktım. Seyahatime de Balzac eşlik etti. Paris’in güzel salonlarından pis sokaklarına kadar görmediğim yer kalmadı. Yeri geldi taşraya gittiğim anlar oldu. Dönemler arasında zamanda yolculuk yapma fırsatım da oldu. Geçmişe gitmek biraz sarsıntılı olduğundan ara ara midem de bulandı. Ne anlatıyorum ben, daldım gitti. Neyse bu beş eserin her biri o kadar az sayfalı ki hepsi bir araya gelip okunduğunda bir öykü kitabı oluyor. Zaten yazarın belli başlı kitaplarından alınmış kesitlerden oluşuyor kendileri.

Benim gibi ‘’Kısa Klasikler’’ dizisini toplayan arkadaşlar vardır belki, kapak tasarımları çok hoş ve kaliteli eserler barındırıyor bünyesinde. Tabii ki serinin beğenmediğim yanları da yok değil; bir kitabın bazı bölümlerini alıp yeni bir yapıtmış gibi sunmalarını doğru bulmuyorum. Kitaptan alınan bir öykü olsa sıkıntı olmaz, fakat dev bir klasik romanın birkaç bölümünü alıp basmak yersiz bir eylem bence. Koleksiyon bozulmasın diye çıkan kitapları alıyorum ama bahsettiğim gibi derlenen eserlere okumalarımda yer vermeyebilirim.

Uzun zamandır yazardan bir şeyler okumamanın getirdiği kasvet benliğimi sarmıştı ve elimde başka bir kitabı da olmadığından, dedim ben bunları bir arada okuyayım. Basım sıralarına göre okudum ve oldukça keyifli bir süreç oldu :slight_smile: Öykü okumayı sevenlere ve klasik okurken huzur bulanlara önermeden önce bu kitaplar hakkındaki düşüncelerime alıyorum sizi.

TEFECİ GOBSECK

Çev. Ümit Moran Altan / 78 sayfa

“İnsan kalbinin en gizli noktalarına ulaşmanın, başkalarının hayatıyla bütünleşip, o hayatı çırılçıplak görmenin önemsiz olduğunu mu sanırsınız? Sergilenenler hep çeşitlenir: Korkunç yaralar, ölümcül ıstıraplar, aşk sahneleri, Seine Nehri’nin sularının beklediği yoksulluklar, sonu idam sehpasına varan delikanlı neşeleri, ümitsizlikten atılan kahkahalar ve görkemli şenlikler.”

Bir tefecinin ön planda olduğu kısa bir öykü okumak çok hoştu. Tefecilerin arka mutfağında neler döndüğünü pek bilmeyiz genelde, paraya muhtaç bir insanın bu güç karşısında eğilip büküldüğünü ve çok zamanlar gözyaşlarına boğulduğu anları okumuşuzdur çoğu kitapta.

Eşi, dostu olmayan fakat parayla arkadaşlığı her şeye bedel ‘’tefeci’’ karakterimizin dairesinin dibinde oturduğu için mecburiyetten komşuluk ettiği bir avukatın gözünden okuduğum bu öykü, bir aile dramının tefeciyle olan ilişkisini çarpıcı yönleriyle biz okurlara sunuyor.

‘’Hiçbir servet bize yalan atamaz, biz bütün ailelerin sırlarını çok iyi biliriz. Bizim ticaret hakkında, banka hakkında, kamu ödenekleri hakkında çok önemli notlar aldığımız, bir nevi kara kaplı defterimiz vardır.’’

GİZLİ BAŞYAPIT

Çev. Samih Rıfat / 56 sayfa

‘’Ne eksik peki? Küçücük bir şey, bir zerrecik ama bu zerrecik her şeydir. Resminizde yaşamın görüntüsü var; ama ondan taşan şeyi, zarfın üstünde uçuşan o bulutsu, o ne idüğü belirsiz, belki ruhun ta kendisi olan şeyi dışavuramıyorsunuz.’’

Yazarın en çok okunan kitaplarından biri olan ‘’Gizli Başyapıt’’ kısa bir öykü olmasına rağmen yoğun betimlemelerle dolu üslubuyla oldukça sevdiğim bir klasik oldu. Ressam Frenhofer’in sanata olan düşkünlüğünü ve tutkusunu her satırda hissedebiliyorsunuz; on yıl boyunca üzerinde çalıştığı resmi herkesten gizlemesi ve bu tuvale tapması karşısında şaşkınlığa ve meraka kapılıyorsunuz. Bir başyapıt yarattığını ileri süren Frenhofer’in resim sanatına karşı içinde beslediği çılgınlığı tuvalde görmek ise büyük bir şok etkisiydi.

Birçok sanatçıyı etkilemiş bir eser okudum. Ünlü ressam Pablo Picasso’nun bu kitap hakkında görüşünü bırakıyorum:

“Olağanüstü… Balzac’ın gerçekliğin sonsuz arayışı içindeki ressamı, sonunda kapkara bir belirsizliğin ortasında buluyor kendini. O kadar çok gerçeklik var ki, insan hepsini kucaklayayım derken karanlıkta buluyor kendini…”

EFENDİ CORNELİUS

Çev. Lale Arslan Özcan / 84 sayfa

‘’Yaşamın buhran anlarında içgüdülerine kulak vermeyen ve kendisini geleceğin uçurumuna bırakmak istemeyen var mıdır?’’

Ortaçağ Fransa’sında geçen bu öykü, cimri ve bencil bir adam olan Cornelius’un gözü gibi baktığı mücevherlerini konu alıyor. Kral hazinedarı mesleği de gördüğünüz gibi kendisine çok uygun bir iş oluyor böylece.

Kral XI. Louis’nin kızının bu cimri hazinedarla komşu olması da garip bir tesadüf. Kontes Saint- Vallier’nin zalim kocası yüzündendir belki. Halk tarafından sevilmeyenler köşesinde paralarıyla ve unvanlarıyla yaşayıp gidiyorlar. Fakat kontesin yasak aşkı yüzünden ortalık karışıyor ve bir aşk hikayesi okuyacağımı düşünürken Efendi Cornelius’un adı çıkmış kötü ününde buluyorum kendimi.

İnsan doğasının garip çıkmazına girmek, bu öyküye yakışan bir tema olmuş.

BİR KIR BALOSU

Çev. Umut Can Gökduman / 79 sayfa

‘’Şımarık çocukların pek çoğu gibi o da kendisini sevenlere zulmediyor, tüm sevimliliğini kendisine kayıtsız davrananlara saklıyordu. O büyüdükçe kusurları da arttı, ailesi yakında bu kötü terbiyenin acı meyvelerini toplayacaktı.’’

Soylu bir ailenin şımartılmış en küçük kızı olan Emilie, burnu havada tavırlarıyla ve kendini beğenmişliğiyle, okurken sizi sinir edecek bir karaktere sahip.

Sosyal statüsünü fazlasıyla önemseyen bu genç kızımız, evlilik yaşı geldiği için ailesinden ve çevresinden gelen taleplere direnmeyi bırakıp birçok adayla görüşür ve bir türlü umduğu gibi biriyle karşılaşamaz. Her yönüyle eğitimli ve güzelliğiyle dikkat çektiğinden gözü baya yukarılarda; bu özellikleriyle seçici ve bazen de kırıcı oluyor.

Ne olursa olsun insanın taşıdığı kalp yeri gelir hiç ummadık şeyler yaptırır insana, bir kır balosunda aşkla tanışan Emilie bu adamın geçmişini ve öyküsünü bilmeden her şeyiyle onun olabilecek midir? Kibir bazen aşktan daha güçlü olabilir ve sevgiyi yerle bir edebilir.

‘’Para için evlilik yapma gerekliliği iki yüz yıldan uzun bir süre daha devam edecektir.’’

KIRMIZI HAN

Çev. Lale Arslan Özcan / 71 sayfa

‘’Bana öyle geliyor ki vicdanımın bekaretini kaybettiğimi hissediyorum.’’

İki farklı novellaya sahip eser çok tartışılan bir konuya parmak basıyor: İdam. Özellikle haksızlığa uğramış, masum bir insanın idamıysa bu, daha çok acı veriyor okuyanlara.

Kitaba adını veren Kırmızı Han ile Facino Cane öyküleri var eserde; ben ise en çok ilk öyküyü sevdim. Çünkü kurgusu çok iyi düşünülmüş ve dramatik bir olayın portresini çiziyor adeta. Yazarın başarı kokan kalemini iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz.

Kitaplar hakkında kısa yorumlarım bu şekilde. Bu öyküler, yazının başında da belirttiğim gibi, yazarın kült eserlerinden alınmış parçalardan oluşuyor. İnsanlık Komedyası bunlardan biri. Öykülerden favorim ise ‘’Tefeci Gobseck’’ oldu. Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan Honore de Balzac’ı ve eserlerini, insan ruhunun derinliklerine yolculuk yapmak isteyen ve klasik okumayı seven herkese tavsiye ederim.

Yayımladığım platformlar:
Wannart
Bubisanat

16 Beğeni

‘‘Tabutu örtmek üzere iken iki mezar kazıcısı birkaç kürek toprak attıktan sonra doğruldular ve bir tanesi Rastignac’ e hitap ederek…’’ diyor ve sayfa bitiyor. Sonrası yok. :slight_smile:

1 Beğeni

Çok az bir kısım kalmış. Can çevirisinden ÖM ile gönderiyorum size.

1 Beğeni

Yaşayanlar ve Diğerleri - Jose Eduardo Agualusa

Kitap bir edebiyat festivali için gittikleri bir adada mahsur kalan bir grup yazarın hikâyesini anlatıyor.

Kitabın ilk yüz sayfası yazarlar ve onların eserlerinin tanıtımı ile geçiyor. Daha sonrasında yazarlar eserlerinde yarattıkları kurgusal karakterlerle gerçek dünyada karşılaşmaya başlıyor.

Kitabın ilk yüz sayfalık giriş bölümünü atlatabilirseniz devamında güzel bir kitap bence.

6 Beğeni

Honore de Balzac - Goriot Baba bitti.

goriot-baba-honore-de-balzac-z

Bir babanın çocukları için yaptığı fedakarlıklar ve onun hayırsız evlatları.

:star: :star: :star: :star:

7 Beğeni

Halide Edip Adıvar - Vurun Kahpeye bitti.

Halide Edip’ le ilk tanışma kitabım oldu. Güzeldi.

:star: :star: :star:

5 Beğeni


@Ezheret

Kitaptaki öykülerde Sartre’ın felsefesinin izlerini görebilirsiniz. Öyküler özellikle özgürlük teması üzerinde yoğunlaşıyor. Yazarın felsefesini iyi bilmediğim için öykülerin hakkını vererek okuyabildiğimi düşünmüyorum. Yine de zevkli bir okuma oldu. Yazarın dili akıcı, öyküler ilgi çekici.

Bu kitabı okuyalı epey bir zaman oldu. @SJack okuduktan sonra yorumlamamı istemişti fakat bir türlü fırsat bulamamıştım. Öykülerden aklımda pek bir şey de kalmadı açıkçası. Ama genel olarak iyi diyebileceğim öykü sayısı 5’i geçmez kitapta. Geri kalan öyküler vasat ve vasat altıydı maalesef. Yine de eski tarzda gezegen öykülerini sevdiğim için okuduğuma pişman değilim. Ayrıca okuyacak olanlar başka kitaplarla birlikte zamana yayarak okurlarsa daha çok zevk alacaklardır. Öyküleri üst üste okuyunca biraz bunaldığımı hatırlıyorum.

images

Laputa Kitap’tan temiz bir çeviri ile kitap okumak mutluluk sebebi. Bu da onlardan biri. Evrensel Kütüphane öyküsünü çok beğenmedim, öyküden ziyade bir fikir yürütme yazısı gibiydi. Borges’in Babil Kütüphanesi’nin temelini oluşturması yönüyle önemli sanırım.

İkinci öykü Yok Edici ise klasik bir kötü bilim adamı öyküsü olmasına rağmen zevkle okuduğum bir öykü oldu.

9 Beğeni

Ben de okumak istemiş devam edememiştim. Pek bilindik yazar yok ve öyküler de hep aynı gezegen üzerine olunca baymaya başlamıştı. Söylediğiniz gibi uzun zamana yaymalı ve tek tek okunmalı.

1 Beğeni