Kitaplardaki Çeviri Sorunları

Anladığım kadarıyla Roma kıyafeti toga afrikadaki bir ülke sanılmış ve orijinal metinde olmayan bir kadın tarifi eklenmiş.
Ren yayınları Karanlığın Yüreği.



6 Beğeni

Devler - Adrian Tchaikovsky, çeviren Şafak Tahmaz, Eksik Parça Yayınları, Eylül 2024.

Sayfa 44:
Dev onları evire çevire mideye indiriyor.

Haydaa. Herkesi yedi mi yahu? Şok şok şok! Yok yok merak etmeyin. Çeviri hatası.

Kaynak metne bakalım:
The ogre eats them out of house and home.

Bu bir deyim: eat someone out of house and home
Birinin evinde ne var ne yok yiyip bitirmek demek.

Dolayısıyla doğru karşılık şu olmalıydı (deyimin düz anlamına da gönderme yaparak):
Dev onların iliğini kemiğini sömürüyor.

13 Beğeni

Son Konuşmamızdan Sonra Her Şey Daha Kötü Oldu / Eric LaRocca

Rahibin tasması??? Orijinal metin elimde olmadığından tahminde bulunuyorum, kelime muhtemelen “collar”. Collar tasma anlamına da gelir gelmesine ama yazdığım birkaç medikal makalenin çevirisi dışında çeviriyle alakası olmayan ben bile bu cümledeki anlamının “yakalık” olduğunu biliyorum. Sanırım arkadaşın ilk çevirisi ve bu çeviriyi de Google translate kullanarak yapmış, çok yazık.

14 Beğeni

Hatta direk şu :smile: Rahip yakası olarak geçiyor olması lazım hatta katoliklerde.

8 Beğeni

Devler - Adrian Tchaikovsky, çeviren Şafak Tahmaz, Eksik Parça Yayınları, Eylül 2024.

Sayfa 71:
Ama o konuşmayı seviyor ve senin ne kadarını anladığının önemi yok.

Sen sadece uygun bir seslendirme aracısın.

Özgün metin:
But she loves to talk and she doesn’t really care how much you follow.

You’re just a convenient sounding board.

Açıklama:
sounding board ifadesinin sözlük anlamı kürsü gibi yerlerin arkasına veya üzerine yerleştirilen ahşap bir araç. Sesi yansıtıp konuşmacının sesini yükseltiyor.

Zamanla, sizi dikkatli dinleyip uygun sorular sorarak anlattığınız konuyu zenginleştirmenizi sağlayan kişi anlamı da kazanmış. Türkçede bir karşılık bulamadım. Dert babası?

Ama çeviride seslendirme aracı diyor. Benim bu karşılıktan anladığım o kişinin bir “mikrofona” benzetildiği.

Not: Devler - Adrian Tchaikovsky Okuma Etkinliği

12 Beğeni

Tureng “yeni bir fikri veya politikayı denemekte kullanılan kişi ya da grup” olarak çevirmiş. Deneme tahtası fena gelmedi. Üzerinde biraz düşününce pek doğru gelmedi bu açıklama.

@Leingrad Burada olan senin bahsettiğinden biraz daha farklı. Paylaşılan metinden çıkarmak mümkün değil ama bahsedilen kadın bir bilim insanı ve senin sahibin, sen de cahil bir kölesin.

Tam karşılayan bir deyim gelmiyor benim de aklıma. Çevirmeye zorlamak yerine misal düz yazılsa?

2 Beğeni

Sounding board bizim her gün yandaş gazetecilerde, sarı sendikalarda, muhtelif vakıflarda falan gördüğümüz şey. Örneğin hükümetin anayasanın herhangi bir maddesinde değişiklik yapmadan önce, kamuoyunun vereceği tepkiyi ölçmek veya rıza imalatı yapabilmek için el altından talimat verdiği yandaşların, böyle bir değişikliğin çok gerekli olduğunu ve ülkenin geleceği için mutlaka yapılması gerektiğini önceden dile getirmesi durumu. Tam Türkçe bir karşılığı yok bildiğim kadarı ile.

“Seslendirme aracı” çok yanlış değil ama önüne “uygun” yerine “kullanışlı” veya “elverişli” kullanılsaydı, “Sen onun/onlar için sadece kullanışlı bir seslendirme aracısın” denseydi, birilerinin o kişiyi kendi sesini duyurmak için kullandığı daha açık anlaşılır olur idi…

7 Beğeni

Alfa yayınları çeviri konusunda yine şaşırtmıyor. H.P Lovecraft - Bütün Romanları kitabını okuyorum ve henüz kitabın yarısını okumama rağmen en az 40 hatalı kelime ve devrik cümleye rastladım. “God” kelimesini “Allah” diye çevirmek ne kadar doğru? Güney kutbunda canavarın kovaladığı bir Amerikalının “Allahtan çok hızlı değil” demesi bana çok absürt geliyor.

8 Beğeni

Açılın Dost Körpe geldi (@Ozgur):

Cehennemlik Yürek - Clive Barker
İthaki, Temmuz 2022, 3. Baskı

Sayfa 28:

“Eh, artık dinlenebilirsin,” dedi Rory. “Bu sefer yatağı getirdik." Julia’ya kumpasçı bir edayla göz kırptı fakat kadın karşılık vermedi.

Özgün metin:

“Well, now you can rest from your labors,” he said. “We brought the bed this trip.” He gave her a conspiratorial wink, but she didn’t respond.

“Kumpasçı” ne demek yahu? Şu metni okurken anlamadınız mı Dost Bey adamın kadına cinsel bir imada bulunduğunu? Yahu düz çevirsen bile kumpasçı anlamı çıkmıyor.

Doğrusu:

“Artık dinlenebilirsin,” dedi Rory. “Bu gelişimizde yatağı getirdik." Julia’ya imalı bir şekilde göz kırptı fakat kadın karşılık vermedi.

4 Beğeni

Benim en büyük sıkıntım buydu zaten en başlarda. conspiratorial kelimesini komplocu diye çeviren çevirmenden ne bekliyoruz zaten de çok garip yerlerde çok garip ne alaka denecek kelimeler kullanıyordu. “Suikastçi bir bakış” dese bile şaşırmam açkcası. Ben en son Rowling’in Boş Koltuk’unu okudum bu adamdan. İyiki Harry Potter’ı falan İthaki çevirmemiş diyorum o yüzden. Hatta o kitapta karakterin soyadını yanlış yazmıştı kitapta da öyle kalmıştı :smiley: Hala da çeviri yapmaya devam ediyor.

3 Beğeni

Google’dan iyi mi bileceksiniz!!!1!1!!

ChatGPT daha iyi iş çıkarmış bu konuda.

3 Beğeni

Okuduğumu unuttuğum bir kitabı hatırladım valla, hiç beğenmemiştim :joy: Şimdi düşününce, çevirinin de etkisi büyük olabilir :joy: .

1 Beğeni

Gelecekten en büyük umudum dil bariyerini yapay zekayla aşacak olmamız ya gerçekten.

Kitap zaten monotondu ama çeviri çok daha berbat hale getirmişti. Bir gün YKY alırsa telifi tekrar okurum şahsen.

3 Beğeni

Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood

Sf. 71

Sf. 72

İngilizce kaynağını açıp bakmadım ama %99.9 eminim ki, sf 71 de altını çizdiğim “mayıs günü” may day olarak yazılmış. Sonrasında ana karakterimizin zihnindeki mayday çağrışımlarını okuyoruz zaten yarım sayfa kadar. Peki İngilizce bilmeyen biri için bu çağrışım kısmı ne kadar anlamlı kalır şimdi? Bir anda bu mayday anıları falan neden anlatıldı?

Ben dizi uyarlamasını da güncel olarak izlediğim ve dizi ilerledikçe mayday farklı ve önemli bir anlam kazandığı için yakaladım ama şuraya bir dipnot koyup altına ing. mayıs günü=may day vs yazmak zor bir şey değil diye düşünüyorum. Üstelik bu kitapta pek çok güzel dipnot da kullanmışlar, kitabın yarısına kadar 8-9 dipnotlu mini açıklamaya denk geldim ve gayet olumlu buldum.

Mesela Offred - Ofglen gibi Handmaid’lerin isimlerini temsil eden terimleri ilk gördüğümüzde dipnot ile açıklamışlar, sonra Fredinki - Gleninki olarak Türkçeleştirmişler.

Bu örneği çok mu basit buldular artık, gözden mi kaçırdılar bilemedim. Çeviri de gayet eli yüzü düzgün aslında. Elimdeki kitap Nisan 2019 tarihli, 24. Baskı olmasına rağmen yine de böyle şeyler denk gelebiliyor :sweat_smile: .

8 Beğeni

Vakıf - Isaac Asimov
Çevirmen, kalay ve teneke anlamlarına gelebilen “tin” kelimesini -ilgili paragrafta madenlerden söz edilmesine rağmen- teneke olarak çevirmiş.


8 Beğeni


5 Beğeni

Say’dan okuyup Can basınca rafa onu yerleştirdiğim “Candide Ya da İyimserlik” İş Bankası’ndan çıkınca, diğer Voltaire’ler yanına yerleştirmeden evvel, çevirileri karşılaştırmak istedim. Tadımlık bölümünde gözüme çarpan bir cümle oldu. Haklıymışım da, hemen diğerleriyle karşılaştırdım ve hepsinden sıyrılıp tek kaldı.

  1. bölümde Bulgarlar Candide’e Bulgar Kralı’nı sevip sevmediğini sorarlar. O, önce Madam’ı sevdiğini söyler, sonra onu değil de kralı sorduklarını ilettiklerinde, şöyle der:

“point du tout, dit-il, car je ne l’ai jamais vu.”

Yani,

“not at all”, said he; “for I have never seen him.”

YANİ…

Voltaire - Candide 2. bölümde Bulgar Kralını sevip sevmediğini sorduklarında Candide ne diyor?

ChatGPT:

Candide’in 2. bölümünde, Candide Bulgar Kralını sevip sevmediği sorulduğunda şu şekilde cevap verir:

“Hem evet, hem hayır.”

Bu cevap, Candide’in saf ve kararsız doğasını yansıtır. Candide aslında ne diyeceğini bilemediği için doğrudan bir yanıt vermekten kaçınır. Bu durum, Voltaire’in insanın savaş ve güç ilişkilerine karşı çaresizliğini ve kafa karışıklığını hicvettiği anlardan biridir. :smile:

Şunu dedin:

“kesinlikle hayır” olarak çevrilmiş çoğu yayında. İş Bankası “yoo, ne alakası var” cümlesini kullanmış.

ChatGPT:

Evet, haklısın! Candide’in orijinal Fransızca metninde bu kısım şöyle geçiyor:

“Point du tout,” répondit Candide.

Bu ifade Fransızcada “Kesinlikle hayır” veya “Hiç de değil” anlamına gelir. Dolayısıyla “Kesinlikle hayır” çevirisi doğrudan ve doğru bir karşılık oluyor. İş Bankası’nın “Yoo, ne alakası var” çevirisi ise biraz daha serbest ve günlük dile uygun bir yorum. Her iki çeviri de anlamı koruyor ama ton farkı yaratıyor: İlki daha net ve kesin, ikincisi ise daha gündelik ve hafif bir reddediş gibi duruyor. Voltaire’in ironik tarzını düşündüğümüzde, her iki çeviri de metnin ruhuna uyuyor diyebiliriz. :sunglasses:

4o

Kiyapyurdu’nda Alfa, İthaki, Say, Karbon baskılarında “kesinlikle hayır” kalıbı kullanılmışken, Sosyal Yayınları’nda “Ona karşı hiç sevgim yoktur” tercümesinin kullanıldığı görülüyor.

İş Bankası çevirisi doğru olsaydı bile, kalıp olarak çok baştan savma görünüyor. Sözü uzmanlarına bırakıyorum.

2 Beğeni