Malazan Book of the Fallen (Spoiler'lı Tartışma)

Varım. Çok iyi olur valla.

1 Beğeni

Hangi pasajlar çeviri karşılaştırmaya uygun olabilir diye düşündüm, aklıma Kruppe geldi. Hem üçüncü tekil kullanımı olsun, hem bilinçli olarak salağa yatıp bulanık konuşması ve kafa karıştırması olsun, hem alaycılığı olsun; bunlara bakmak ilginç olabilir.

Zahmet olmazsa şu alıntıların Türkçesini aktarabilir misin? Fotoğraf çekersin herhalde, uğraşma.

Kitap 7, Bölüm 21. Özellikle son paragrafı nasıl çevirdiğini merak ediyorum.

“This is Lord Anomander Rake, Kruppe.”

Kruppe nodded vigorously, then swallowed audibly. “Of course! Why, then, you must be quite used to such a lofty stance, sir. Kruppe envies those who can look down upon everyone else.”

“It is easy to fool oneself,” Rake answered, “into viewing those beneath one as small and insignificant. The risks of oversight, you might say.”

“Kruppe might well say, assuming the pun was intended. But who would disagree that the dragon’s lot is ever beyond the ken of mere humankind? Kruppe can only guess at the thrill of flight, the wail of high winds, the rabbits scurrying below as one’s shadow brushes their limited awareness.”

“My dear Kruppe,” Baruk sighed, “it is but a mask.”

“Such is the irony of life,” Kruppe proclaimed, raising one pastry-filled hand over his head, “that one learns to distrust the obvious, surrendering instead to insidious suspicion and confused conclusion. But, lo, is Kruppe deceived? Can an eel swim? Hurrah, these seeming muddy waters are home to Kruppe, and his eyes are wide with wonder!” He bowed with a flourish, spattering bits of cake over Rake and Baruk, then marched off, still talking. “A survey of the kitchen is in order, Kruppe suspects…”

Kitap 6, Bölüm 17. Hoş bir üslup daha.

Kruppe waved dismissively. “See Sulty yon? Upon her tray is Kruppe’s supper. Rallick Nom’s nasty daggers and nastier temper pale to insignificance before such repast as now approaches. Good night to you, then, Murillio. Until the morrow.”

Kitap 2, Bölüm 7. Son paragrafı çevirmek kabus olsa gerek.

Bemused, the alchemist nodded for Kruppe to continue.

“The tale is arduous and confused, alas,” he said, striding to join Baruk at the window. His handkerchief had disappeared. “Kruppe can only surmise as best a man of innumerable talents may. In moments of leisure, during games of chance and the like. In the aura of the Twins an Adept may hear, see, smell, and touch things as insubstantial as the wind. A taste of Lady Luck, the bitter warning of the Lord’s Laughter.” Kruppe’s gaze snapped to the alchemist. “Do you follow, Master?”

His eyes riveted on the man’s round face, Baruk said quietly, “You speak of Oponn.”

Kruppe looked back down at the street. “Perhaps. Perhaps a grim feint meant to mislead such as foolish Kruppe—”

Foolish? Baruk smiled inwardly. Not this man.

“—who can say?” Kruppe raised a hand, showing in his palm a flat disc of wax. “An item,” he said softly, his eyes on the disc, “that passes without provenance, pursued by many who thirst for its cold kiss, on which life and all that lay within life is often gambled. Alone, a beggar’s crown. In great numbers, a king’s folly. Weighted with ruin, yet blood washes from it beneath the lightest rain, and to the next no hint of its cost. It is as it is, says Kruppe, worthless but for those who insist otherwise.”

Bonus:
Kitap 7, Bölüm 20.

While the Jaghut feared community, pronouncing society to be the birthplace of tyranny—of the flesh and the spirit—and citing their own bloody history as proof, Raest discovered a hunger for it. The power he commanded insisted upon subjects. Strength was ever relative, and he could not dominate without the company of the dominated.

3 Beğeni

Metin hali çok uzun sürer. Birazdan fotoları atarım.

2 Beğeni

8 adet gönderi şu konuya taşındı: Okuma Etkinliği - Malazan 1: Ay Bahçeleri (Steven Erikson)

@Abraxas Kruppe çevirileri fena değil gibi ama detaylı incelemedim. Benim asıl şikayetim karanlık metinlerin o karanlık hissiyatı aktarmada problemli olduğu yönünde. Okurken rahatsız eden bir şey olursa buraya eklerim, onları da inceleriz birlikte. İstediğin metinler de aşağıda.

Türkçesi

Türkçesi

Türkçesi

Türkçesi

3 Beğeni

Fotolar için çok sağ ol. :slight_smile:

Ben Kruppe çevirilerini beğenmedim. O pasajları seçmemin bir sebebi vardı; kelime oyunları içeren, edebi açıdan yaratıcı ve üslup olarak da zorlayıcı kısımlardı. Hem hatalı çevirmiş, hem aynı etkiyi yaratmamış.

Tam tahmin ettiğim gibi, o birkaç paragrafta gördüğümüz hataları kitabın geneline yaymış. Üstünkörü bir iş…

“Elbette! Bu durumda böyle yüksek duruşlara hayli alışkın olmalısınız, bayım.”

“İnsanın kendini kandırarak aşağısındakilere küçük ve önemsiz gözüyle bakması kolaydır. Buna gafletin riskleri de denebilir.”

Yüksek duruş nedir allah aşkına? Lofty’nin sözlükte "yüksek"ten önce kibirli, azametli, çalımlı gibi bin tane daha güzel karşılığı var.

“Kruppe sahiden öyle diyebilir – tabii sözleriniz mecazi anlam içermiyorsa.

SE tam tersini söylüyor. Hem Rake hem Kruppe kelime oyunu yapıyorlar ve mecazlı konuşuyorlar. Lofty stance ve oversight Rake’in ejderha formunda uçmasına göndermeler. Oversight gaflet de demek ama buradaki anlamı bence ejderhanın gözünden yükseklerde uçarken aşağıya bakmak, tepeden bakış. O mesafeden olaylara bakmanın riskleri diyor Rake.

“İnsan gözünün önündekine güvenmemeyi öğrenip hınzırca şüphelere ve kafa karıştırıcı kanılara teslim oluyor.”

Insidious sinsi demek; hınzırsa kurnaz. Anlamı yakın ama bence uygun değil.

“Bak, Sulty’i görüyor musun? Tepsisinde Kruppe’nin akşam yemeği var. Rallick Nom’un belalı hançerlerinin ve daha da belalı mizacının şu an gelmekte olan öğüne kıyasla hiç önemi yok.

1- “Yon” çevrilmemiş bile. Halbuki Kruppe’nin sık sık kullandığı, eski İngilizce, hoş bir sözcük. Ötedeki, oradaki demek.
2- “Pale to insignificance” gibi şiirsel bir anlatım “hiç önemi yok” olmuş. :roll_eyes:

"Jaguthlar halk kavramından korkarlar, […]. ve hükmedilenler olmadan hükmedemezdi. "

1- Orada tek bir Jaghut’dan, yani Raest’ten bahsediyor SE. “The Jaghut” diye geçtiği için bunu tüm Jaghutlara mal etmiş… Edit: Burası doğruymuş, bir daha okuyunca fark ettim. Jaghut toplumundan bahsediyor SE.
2- Eksik çeviri. “hükmedilenlerin refakati olmadan hükmedemezdi.”

3 Beğeni

Başta hızlıca bakınca fena değil gibi gelmişti ama senin detaylı analizini okuyunca anladım ki o konuştuğumuz üstünkörü çeviri kitabın geneline hakim maalesef.

Birkaç paragraf daha seçsene. Biraz daha derinlemesine irdeleyelim. Dark tema olursa daha iyi olur (ama fotoları yarın atarım artık).

@Re_lar_Kvothe @Agape Yazdıklarınızı okudum. Katıldığım yerler var ama itirazlarım da var. Onlar da yarın artık. :slight_smile:

3 Beğeni
  1. Bölüme geldim. O kadar fazla şey oldu ki hangisini anlatsam bilemedim.

Coltaine reyizin savaş taktikleri mi desem, Wickan undeadlerinin sahnelerindeki Duiker ve warlock diyalogları mı desem. Wickanlar ile Kellanved münasebeti mi desem. Red Blade çarları hep böyle gerçek hayatta biraz ‘‘dalyarak’’ diyeceğim tiplere benzetmiştim. Onların da savaşa girdikleri ve son anlarında ‘‘Coltaine’in askerleriyiz.’’ dedikleri kısımları falan ürpererek okudum. İmparatorluğun askerleri değil de hani ‘‘Fuck the empire, all hail Coltaine!’’ gibi bir şekildeydi. Ooof! Semk Ascendantının sahnesi de bir acayipti doğrusu. Sormo ile diğer iki warlock kadim bir büyü ile onun yerini saptayıp öldürdükleri sahneyi mi gösterdiler Duiker’a? O ascendant hep mi gömülüymüş o buzların altına. Jaghut büyüsü ile hapsedilmiş diyorlardı. Gömülü olarak mı bulup oradan çıkarıp öldürdüler yoksa kendileri bir şekilde o elder büyüyü cast edip onu hapsettikten sonra çıkarıp mı öldürüyorlar? Tam anlayamadım orasını.

Kulp! Kulp! Kulp! Saygılar. Müthiş karakter ya. Gesler tayfaya bir şey olmamıştır umarım… Neler oldu abi bir anda. İyi ki dedim önceki bölüme okuduğum en iyi bölüm diye. Her bölümde acayip şeyler olmaya başladı bir anda. Meanas Warren’ından çıkan o Ejder kimdir, neyin nesidir? Açtığı Warren neydi? Kulp’ın Warren’ına ilk eriştiğinde hissettikleri kimlerdi orada ne yapıyorlardı? Ejder neden yardım etti, Warren’ları onaran T’lan Imass gibi bir sorumluluğa mı sahipti acaba o da? Bir anda o casting anına dahil olan Ascendantlar kim abi? N’oluyor lan? Baudin’e ne oldu öyle? Talon ve Claw olayları, neler neler… Her seferinde hikayeye bir katman daha ekleniyor. @nefarrias_bredd 'ın algoritmasındaki Talon ve Claw espirisini şimdi anladım. :smiley:

Kellanved ve Dancer’ın Apsalar ile ilgili planları iyice derinleşti. Hem assassin hem Sha’ik possessing bir Apsalar mı yapmak istediler, n’oliiiğ? Kalam reyizin işler de karışmaya başladı. Quick Ben yaptı yapacağını. Çok acayip adamsın! O Imperial Warren nedir tam olarak? Pearl denen Claw arkadaş kim, ne yapıyor? Kalam Laseen’in peşinde, onun peşinde Pearl ve Red Blade çar onların peşinde de Apt. Shadowthrone’ın şu 1300 çocuk mevzusunu da bir anlayamadım. Apt neden heallamak istiyor bunları? Apt’ın bayağı bilinci var ve üstündeki çocuğa niye öyle bir büyü yaptırdı anlayamadım. Kalam’ın zor bir anında çıkıp çocuğu gösterip ona güç mü vermek istiyor, nedir? Kalam sayesinde moral bir şeyler mi kazandı acaba?

Ek: Ha, bir de Soletaken ve D’ivers mevzusu var. Bayağı bayağı elder racelerden öncesine dayanan bir tarihleri varmış.

2 Beğeni

Imperial Warren RAFO. :slight_smile:

1 Beğeni

Deadhouse Gates için de olur Memories of Ice için de. Memories of Ice’da ise belirtilen zaman aralığında okuyamayabilirim. İlk kitap öyle olmuştu. %70 ilerleyip 1-1.5 ay ara vermek zorunda kalmıştım. Şimdi de ders yoğunluğumdan dolayı yavaş yavaş ufak ufak okurmuşum gibi geliyor. O yüzden ‘‘Katılırım ama hızlı okuyanların muhabbetine dahil olamayabilirim.’’ diyeyim. :sweat_smile:

1 Beğeni

@GKS @Abraxas Nasıl gidiyor DG?

Hâlâ 13. bölümdeyim, Duiker amca en son kamptaki Hisaarlı şımarık asilleri pataklıyordu. Son günlerde pek kitap okuyamadım, işlerim bir anda yoğunlaştı.

Haftasonu bayağı ilerlerim herhalde. Senin Malazan tekrar okuması nasıl gidiyor?

2 Beğeni

Çocuklar hasta, pek bakamadım. Seveneves’e yöneldim daha çok. %50’yi geçtim. JB en iyi bildiği şeyi yapmaya başladı. :face_with_symbols_over_mouth:

  1. Bölümdeyim ben de tam aynı yer. Bugün biraz ilerler güncellerim. :sunny:

Geçmiş olsun. Ciddi değildir inşallah, Sincan-Fatih taraflarında salgın var.

2 Beğeni

Aslında biraz sıkıntılı idi, 4-5 gündür yüksek ateş vardı (40-41). Covid değilmiş, beta + yüksek enfeksiyon dedi doktor. Serum + antibiyotik sonrası toparladılar neyse ki. Teşekkürler.

3 Beğeni
  1. Bölüm muhteşemdi.

Açıkçası savaş sahnelerindeki bazı betimlemeleri anlamakta çok zorlandım. Daha doğrusu savaşı hayal etmekte biraz zorlandım ama en azından kritik noktaları anladım, daha çok bölgeyi hayal edemedim diyeyim. Bir kez daha üzerinden geçeceğim oraların. Ona rağmen inanılmaz bir bölümdü gerçekten. Sadece içim biraz buruk kaldı tam hayal edemediğim için. Reyizin savaşa dair anlattığı şeyler beni gerçekten çok etkiliyor.

Kamist Reloe’nun ordusu ve diğer tribeları dağıtmaları muhteşemdi gerçekten. Sapperlar çok hoş çarlar ya. :smiley: Duiker’ın gözünden ve düşünceleriyle beraber savaşı okumak enfesti. Gördüklerini yorumlayışı falan.

I’ll never return to the list of the Fallen, because I see now that the unnamed soldier is a gift. The named soldier -dead, melted wax- demands a response among the living… A response no one can make. Names are no comfort, they’re a call to answer the unanswerable. Why did she die, not him? Why do survivors remain anonymous -as if cursed- while the dead are revered? Why do we cling to what we lose while we ignore what we still hold?
Name none of the fallen, for they stood in our place, and stand there still in each moment of our lives. Let my death hold no glory, and let me die forgotten and unknown. Let it not be said that I was one among the dead to accuse the living.

They have a name for us in Dhebral. You know what it translates into? The Chain of Dogs. Coltaine’s Chain of Dogs. He leads, yet is led, he strains forward, yet is held back, he bares his fangs, yet what nips at his heels if not those he is sworn to protect? Ah, there’s profundity in such names, don’t you think?

(…) Life forces were powerful, almost beyond comprehension, and the sacrifice of one animal to gift close to five thousand others with appalling strength and force of will was on the face of it worthy and noble.
If not for a dumb beast’s incomprehension at its own destruction beneath the loving hands of two heartbroken children.

Kallor karakterini ve Caladan Brood’u çok merak ettim. High King Kallor, vay be…

Kalam’ın Aren’de konuştuğu adamın söyledikleri kafama takıldı ama bakalım ne çıkacak altından. Hood’s Herald ve ‘‘High Fist is casting someone else’s shadow.’’ kısmında neyi kastetti acaba. Coltaine, Dassem Ultor’u andırıyor gibi bir şey mi demek istiyor diyeceğim ama buradaki High Fist’ten kasıt Aren’deki üstat mı? Bura biraz aklıma takıldı açıkçası.

1 Beğeni

Coltaine ile Dassem’in alakası yok eğer onu kastettiysen.

Kallor… Bir ara bir sözünü imza olarak kullanıyordum. Hatta belki alıntılar konusunda da vardır. Ama bakma, spoiler içerir. :slight_smile:

İkinize gelsin. :slight_smile:

1 Beğeni

Heyecanlandım ya… Yavaş yavaş hızlanıyor diyeceğim ama zaten her bölüm o kadar dolu ki neye uğradığımı şaşırdım 2 haftadır. :smiley: ‘‘Şahlanıyor!’’ diyeyim. :joy:

1 Beğeni

Coltaine’le alakası yok, o High Fist değil, sadece Fist.

High Fist olan silik tip, Mallick Rel’in kuklası, benim anladığım o “cast someone else’s shadow”dan.

Ben de bölümü bitirdim, Duiker’in gözlemleri güzeldi. “The Fallen”la kastedilen ilk defa bu kadar açıkça vurgulandı.

2 Beğeni

High Fist, Fist ayrımına hiç dikkat etmemişim. Haklısın. Aren’deki Jhistal dedikleri karakter de o zaman Mallick Rel. Aren’in düşmesine engel olan kişi.