Malazan Book of the Fallen (Spoiler'lı Tartışma)

Re-read kankan olabilirim hocam. :slight_smile:

2 Beğeni
  1. Bölüm okuduğum en iyi bölümdü sanırım.
2 Beğeni

T’lan Imass’lı sahneler? :slight_smile: 9. bölümün yıldızları bence onlardı. Bunlardaki “düşmana korku dosta güven” karizması başka hiçbir ırkta yok arkadaş. Legana Breed gibi 2-3 dostun olsun, isterse tüm imparatorluk Laseen’in olsun. Karıştıkları her olaya ağır bir gizem çöküyor; ansızın geliyorlar, kafaları daha da karıştırıp toz oluyorlar.

2 Beğeni

Ohoo, böyle olmaz ki. Ne oldu 9. bölümde, neden sevdin? Detaylar lütfen. :smiley:

1 Beğeni

Gece heyecanla yazıp uyudum hemen. :joy: Şimdi detaylandıracağım. :kalp:

Kurald Emurlahn mevzusu sebepsizce çok heyecanlandırdı beni. Warrenlarla ilgili böyle gizemler ve T’lan Imass reyizlerin gelip böyle asayiş şube müdürlüğü yapmaları çok hoş oldu. Şimdi aklıma birkaç bölümdür şu takılıyor aslında. Meanas, warren of Shadow’a bağlı tamam. Kellanved ve Dancer yükselince warren of Shadow’u himayeleri altına mı almışlar, o olay nedir? Bir de bu adamlar 10-15 sene önce yükselmedi mi arkadaş, nasıl her şeyin rulerı oluyorlar bir anda? Onlar yükselmeden warren olayları daha mı farklıydı? Hani ne bileyim, Kulp shadow mage’i olalı çok uzun süre olmadığı için mi Ammanas, Cotillion ve houndlara ait olduğunu düşünüyor shadow warrenının?

Heboric mevzusu yine kafa karıştırdı. Fener ne amaçla kullanmaya başladı Heboric’i? Possession?

Silanda’daki Tiste Andii’nin yaşadığını ama ruhlarının bedenlerine kısılı kaldığını söylediler. Wow! Bir de Legana Breed ruhunu warrenı fixlemek için verdiği sahne nefis, nefis. ‘‘Great pain, forever.’’ Legana Breed için bugün tanrıya adak göndermek lazım. O sırada Gesler hemen de nasıl brosunu korumak için ‘‘Beni al, onu bırak.’’ diyor. Kral adam. Tabii meğerse Legana Breed sadece kılıcı veriyor Stormy’e. Acaba kılıçtan ne çıkacak? Bir de T’lan Imass aldıkları ‘‘kafa’’ ile n’apacaklar acaba? Rake dahil olur mu olaya? :heart_eyes:

Kalam sahneleri de çok güzeldi gerçekten. Aslında sıradan aksiyon sahneleri gibi ama reyizin iç çatışmaları, kadından etkilenişi falan… Her karakter ne güzel işleniyor gerçekten çok şaşırıyorum. Zaman Çarkı, Stormlight Archive, Mistborn ve ne bileyim diğer tekil okuduğum kitaplarda her karakter bu kadar iyi işlenmiyor kesinlikle.

Aren’deki Jhistal kim, nedir, neyin nesidir? Oraları çok merak ediyorum. Dujek’ten önceki Fist nasıl ayaklanmış ama vay arkadaş. Her şey ne kadar güzel detaylara sahip.

3 Beğeni

Ammanas ve shadow Warren ilişkisi Rafo.

Birçok detayı hatırlamadığımı fark ettim. Tekrar okumak için sabırsızlanıyorum. :slight_smile:

Bu arada Türkçe okumak nedense Erikson’ın gerçek etkisini çok azaltmış hissi veriyor bana. Tekrar İngilizce mi okusam diye düşünmüyor değilim.

1 Beğeni

İkinci kitaba bu yüzden hemen başladım beklemeyip. İnanılmaz yadırgadım, sanki dil tamamen kaybolmuş gibiydi. Ben de aynısını hissediyorum. Acaba bu genel olarak çeviri edebiyatın etkisi ve onu mu deneyimliyorum bilemiyorum. Fırtınaışığı Arşivi’nin 4. kitabında bunu yaşamamıştım gerçi ama o Brandon’ın yazım dilinin basit olmasından kaynaklanıyor da olabilir. Çeviride pek bir şey kaybolmamıştı, tabii terimler hariç. Orada çevirmenler kafalarına göre yanlış çevirmişlerdi.

2 Beğeni

Shadow warren’ın insanlar için olan Meanes adlı dalı var bir de Tiste Edur reyizler için olan Kurald Emurlahn dalı. ST ve Rope anladığım kadarıyla sadece ilkine hükmediyorlar. Kulp’un bu konudaki izlenimlerini hatırlamıyorum ama Kurald Emurlahn hakkında hiçbir şey bilmemesi doğal.

Fener şimdilik ölümlü olarak geri döndü. Heboric’i kullanıyor ama kapsamını herhalde ileride öğreneceğiz.

Türkçesinden edindiğin izlenimlerin nedir? Kıyasladığımız o birkaç sayfaya göre konuşacak olursam – ve o hataların kitabın geneline yayılmış olduklarını varsayıyorum – bana göre Türkçesini es geçirtecek derecede ciddi hatalar vardı.

2 Beğeni

Birkaç yazım hatası var, Kalam’a Kalan yazmışlar mesela ama onlar dert değil.

Karşılaştırmalı okumak lazım ama Erikson’ın karanlık dili yok kitapta. Asıl sıkıntı, cümleler özensiz çevrilmiş gibi. Ya da bilmiyorum, belki ben gözümde büyütüyorum.

Tam olarak nasıl açıklarım emin değilim. Aslında ön okuma paylaşmışlardı, vaktin olunca sen de bir baksana. Hatta @nefarrias_bredd de baksa iyi olur. Bakalım siz ne düşüneceksiniz çeviri hakkında.

2 Beğeni

@Abraxas bana göre en büyük problem bu. Diyaloglar garip. Diyaloglarda birbirini takip eden cümleler İngilizcede olduğu gibi bütün bir üsluba sahip değilmiş gibi bir havası var bazı yerlerde. Karakterlerin kendine öz üslupları korunmuş mu, evet; ama cümleler kopuk. Neyi çevirdiğinin önemi büyük çünkü Türkçedeki halini İngilizceye çok farklı şekilde aynı şeyi ifade edecek şekilde de çevirebilirsin sonuçta.

Mesela:

Türkçe 475, İngilizce Mass Market 469:

Yüzbaşının gözleri kısıldı. ‘‘Anlaşılan biri iplerini kesmiş, Sırma,’’ dedi.
Tazılar iyice yaklaşmışlardı. Saniyeler sonra oraya varacaklardı.
‘‘Canın, Yüzbaşı!’’ diye haykırdı Sırma. ‘‘Beni kovana atarsan canını bağışlarım. Yemin ediyorum!’’

The captain’s eyes narrowed. ‘‘Looks like somebody cut your strings, Hairlock,’’ he said.
The Hounds were close. In the moments they’d be all over them.
‘Your life, Captain!’’ Hairlock cried. ‘Fling me into the Warren and your life is yours, I swear it!’

Başka sahne, Türkçe 478, İngilizce Mass Market 473:

Tiste Andii kılıcının ucunu yere indirdi. ''Uyarıldılar, Gölgetaht. Bir şeyin açıkça anlaşılmasını istiyorum. Burada belki benimle boy ölçüşebilirsin - özellikle de Urgan’ın yakınlardaysa. Ama sana söz veririm ki kavgamız kanlı geçer ve intikamımı alacaklar çıkar. Varlığın, Gölgethat, huzursuz bir hal alır. Bak, henüz tepem atmadı. Aleminin nüfuzunu gelişmelerden çek, ben de konuyu kapatayım.

The Tiste Andii lowered his sword’s point to the ground. ‘They were warned, Shadowthrone. I want one thing understood. You may prove my match here, especially if your Rope is about. But I promise you, it will be messy, and there are those who will avenge me. Your existence, Shadowthrone, could become uncomfortable. Now, I’ve yet to lose my temper. Withdraw your Realm’s influence from the proceedings, and I will leave it at that.’

4 Beğeni

Hocam imla hataları hadi bir yere kadar da, işte bu büyük sorun. Yani o karanlık atmosfer, SE’nin kendine has tarzı yeterli şekilde aktarılamadıysa ne anlamı kaldı…

Önokumaya göz attım aslında, fena değildi ama neredeyse tamamen Mock’un Kalesi’ne dair tasvirlerden oluştuğu için pek sağlıklı bir izlenim oluşturamadım. Aslında daha çok merak ettiğim, bence SE’yi esasen önce çıkaran o düşünce akışlarının, diyalogların ve karaktelere yedirdiği mizahın nasıl çevrildiği?

Sırf meraktan kitabı satın alıp bir göz atasım var, ama fiyatlar şöyle burada. Şark kurnazları gene iş başındalar. Ciltliyi ilk iki hafta 87 €’dan satıyorlardı, geçen hafta allahtan korkup indirim yaptılar. :slight_smile: :

Beni koparan birkaç sahneye daha değinmek istiyorum:

Kalam takip edildiğini ve tehlikede olduğunu iliklerinde hissediyor, öte yandan potansiyel bir ölüm kalım durumunda Apt’a güvenip güvenemeyeceğini kestiremiyor. Tam da böylesine ciddi bir düşünce akışı sırasında SE reyizin, Kalam’a atının dinçliğini ve atın Apt’a duyduğu kıskançlığı şu eşsiz mizahla düşündürtebilmesini seviyorum işte.

Nevertheless, they were being trailed by…someone. The assassin felt it in his bones. He was tempted to lay an ambush of his own, but he was one man alone and his pursuers might be many. Moreover, he was uncertain whether Apt would assist his efforts—he suspected not. His only advantage was the swiftness of his travel. He’d found his horse after the battle without much trouble, and the animal seemed impervious to the rigors of the journey. He’d begun to suspect that an issue of pride had arisen between the stallion and the demon—his mount’s bolting from the fight must have stung, and it was as if the horse was determined to recover whatever delusions of dominance he possessed.

Kalam 8 tane haydutu öldürür. Kurtardığı Malazan askerinin baldızı Minala iki tane parçalanmış Apocalypse haydutu bulur. (Kalam’ın koruyucu meleği Aptorian gizlice iş başındadır.) Kalam’la Apt’in sessiz dostluklarına bitiyorum. Kalam reyiz ya… :smiley:

With a grunt the assassin straightened and went to retrieve his other weapons. Minala watched him.

“There were two others,” she said.

Kalam paused over a body, looked up. “What?”

“Guarding the horses. They look…” She hesitated, then continued grimly, “They were torn to pieces. Big chunks…missing. Bite marks.”

The assassin voiced a second grunt, rose slowly. “I hadn’t had much to eat lately,” he muttered.

Dikkat, bölüm 11:

Kulp, Silanda’yı Kurald Emurlahn’dan kurtarmaya çalışır ama Soletaken Dragon müdahele edince gemi feci savrulur, kendi warren’ini kapatıp kamaraya geri döner, yanında olaylardan hiçbir şey çakmayan Heboric Kulp’a şu soruyu sorar. Kulp cevabıyla gene kopardı beni.

The ex-priest shot Kulp a glare when he saw the mage clamber upright. “Tell me you planned this! Tell me you’ve got it all under control, Mage!”

“Of course, you idiot! Can’t you tell?” He climbed his way round the bolted-down furniture to the passage, stepping over Heboric as he went. “Hold the fort, old man, we’re counting on you!”

Heboric snarled a few choice words after him as Kulp made his way to the main deck.

3 Beğeni

Hocam bana da ön okumadan fena değil gibi gelmişti ama tabi kısıtlı bir örneklem.

Ben de burda çekilen fiyatları görünce biraz çekindim, gidip gelirken alırım artık falan diye düşünüyordum. Ya da alıp annemlere göndertirim onlar diğer kitaplarla ulaştırırlar bir şekilde (evi komple dağıttım bir tek kitaplar kaldı, onları nasıl buraya alacağımı daha çözmedim :confused: ). Göreceğiz. :roll_eyes:

HAH! Tam bir power couple.

1 Beğeni

Tamamı kötü diyemem ama Erikson’ın alameti farikası olan kısımlar zayıf kalmış hissiyatı var. İngilizceden “işte Erikson bu” diyeceğiniz bir pasaj seçin. Ben de o kısmın Türkçesini paylaşayım, sonra birlikte inceleyelim. Ne dersiniz? Çünkü benim İngilizceye fena dönesim var.

Ek olarak, bu başlık çok genel. Kitaplar için etkinlik mi açsak? @Pyrewrath ve @Haplo da katılacak büyük ihtimalle. Deadhouse veya MoI ile başlayabiliriz. Ne dersiniz?

4 Beğeni

Varım. Çok iyi olur valla.

1 Beğeni

Hangi pasajlar çeviri karşılaştırmaya uygun olabilir diye düşündüm, aklıma Kruppe geldi. Hem üçüncü tekil kullanımı olsun, hem bilinçli olarak salağa yatıp bulanık konuşması ve kafa karıştırması olsun, hem alaycılığı olsun; bunlara bakmak ilginç olabilir.

Zahmet olmazsa şu alıntıların Türkçesini aktarabilir misin? Fotoğraf çekersin herhalde, uğraşma.

Kitap 7, Bölüm 21. Özellikle son paragrafı nasıl çevirdiğini merak ediyorum.

“This is Lord Anomander Rake, Kruppe.”

Kruppe nodded vigorously, then swallowed audibly. “Of course! Why, then, you must be quite used to such a lofty stance, sir. Kruppe envies those who can look down upon everyone else.”

“It is easy to fool oneself,” Rake answered, “into viewing those beneath one as small and insignificant. The risks of oversight, you might say.”

“Kruppe might well say, assuming the pun was intended. But who would disagree that the dragon’s lot is ever beyond the ken of mere humankind? Kruppe can only guess at the thrill of flight, the wail of high winds, the rabbits scurrying below as one’s shadow brushes their limited awareness.”

“My dear Kruppe,” Baruk sighed, “it is but a mask.”

“Such is the irony of life,” Kruppe proclaimed, raising one pastry-filled hand over his head, “that one learns to distrust the obvious, surrendering instead to insidious suspicion and confused conclusion. But, lo, is Kruppe deceived? Can an eel swim? Hurrah, these seeming muddy waters are home to Kruppe, and his eyes are wide with wonder!” He bowed with a flourish, spattering bits of cake over Rake and Baruk, then marched off, still talking. “A survey of the kitchen is in order, Kruppe suspects…”

Kitap 6, Bölüm 17. Hoş bir üslup daha.

Kruppe waved dismissively. “See Sulty yon? Upon her tray is Kruppe’s supper. Rallick Nom’s nasty daggers and nastier temper pale to insignificance before such repast as now approaches. Good night to you, then, Murillio. Until the morrow.”

Kitap 2, Bölüm 7. Son paragrafı çevirmek kabus olsa gerek.

Bemused, the alchemist nodded for Kruppe to continue.

“The tale is arduous and confused, alas,” he said, striding to join Baruk at the window. His handkerchief had disappeared. “Kruppe can only surmise as best a man of innumerable talents may. In moments of leisure, during games of chance and the like. In the aura of the Twins an Adept may hear, see, smell, and touch things as insubstantial as the wind. A taste of Lady Luck, the bitter warning of the Lord’s Laughter.” Kruppe’s gaze snapped to the alchemist. “Do you follow, Master?”

His eyes riveted on the man’s round face, Baruk said quietly, “You speak of Oponn.”

Kruppe looked back down at the street. “Perhaps. Perhaps a grim feint meant to mislead such as foolish Kruppe—”

Foolish? Baruk smiled inwardly. Not this man.

“—who can say?” Kruppe raised a hand, showing in his palm a flat disc of wax. “An item,” he said softly, his eyes on the disc, “that passes without provenance, pursued by many who thirst for its cold kiss, on which life and all that lay within life is often gambled. Alone, a beggar’s crown. In great numbers, a king’s folly. Weighted with ruin, yet blood washes from it beneath the lightest rain, and to the next no hint of its cost. It is as it is, says Kruppe, worthless but for those who insist otherwise.”

Bonus:
Kitap 7, Bölüm 20.

While the Jaghut feared community, pronouncing society to be the birthplace of tyranny—of the flesh and the spirit—and citing their own bloody history as proof, Raest discovered a hunger for it. The power he commanded insisted upon subjects. Strength was ever relative, and he could not dominate without the company of the dominated.

3 Beğeni

Metin hali çok uzun sürer. Birazdan fotoları atarım.

2 Beğeni

8 adet gönderi şu konuya taşındı: Okuma Etkinliği - Malazan 1: Ay Bahçeleri (Steven Erikson)

@Abraxas Kruppe çevirileri fena değil gibi ama detaylı incelemedim. Benim asıl şikayetim karanlık metinlerin o karanlık hissiyatı aktarmada problemli olduğu yönünde. Okurken rahatsız eden bir şey olursa buraya eklerim, onları da inceleriz birlikte. İstediğin metinler de aşağıda.

Türkçesi

Türkçesi

Türkçesi

Türkçesi

3 Beğeni

Fotolar için çok sağ ol. :slight_smile:

Ben Kruppe çevirilerini beğenmedim. O pasajları seçmemin bir sebebi vardı; kelime oyunları içeren, edebi açıdan yaratıcı ve üslup olarak da zorlayıcı kısımlardı. Hem hatalı çevirmiş, hem aynı etkiyi yaratmamış.

Tam tahmin ettiğim gibi, o birkaç paragrafta gördüğümüz hataları kitabın geneline yaymış. Üstünkörü bir iş…

“Elbette! Bu durumda böyle yüksek duruşlara hayli alışkın olmalısınız, bayım.”

“İnsanın kendini kandırarak aşağısındakilere küçük ve önemsiz gözüyle bakması kolaydır. Buna gafletin riskleri de denebilir.”

Yüksek duruş nedir allah aşkına? Lofty’nin sözlükte "yüksek"ten önce kibirli, azametli, çalımlı gibi bin tane daha güzel karşılığı var.

“Kruppe sahiden öyle diyebilir – tabii sözleriniz mecazi anlam içermiyorsa.

SE tam tersini söylüyor. Hem Rake hem Kruppe kelime oyunu yapıyorlar ve mecazlı konuşuyorlar. Lofty stance ve oversight Rake’in ejderha formunda uçmasına göndermeler. Oversight gaflet de demek ama buradaki anlamı bence ejderhanın gözünden yükseklerde uçarken aşağıya bakmak, tepeden bakış. O mesafeden olaylara bakmanın riskleri diyor Rake.

“İnsan gözünün önündekine güvenmemeyi öğrenip hınzırca şüphelere ve kafa karıştırıcı kanılara teslim oluyor.”

Insidious sinsi demek; hınzırsa kurnaz. Anlamı yakın ama bence uygun değil.

“Bak, Sulty’i görüyor musun? Tepsisinde Kruppe’nin akşam yemeği var. Rallick Nom’un belalı hançerlerinin ve daha da belalı mizacının şu an gelmekte olan öğüne kıyasla hiç önemi yok.

1- “Yon” çevrilmemiş bile. Halbuki Kruppe’nin sık sık kullandığı, eski İngilizce, hoş bir sözcük. Ötedeki, oradaki demek.
2- “Pale to insignificance” gibi şiirsel bir anlatım “hiç önemi yok” olmuş. :roll_eyes:

"Jaguthlar halk kavramından korkarlar, […]. ve hükmedilenler olmadan hükmedemezdi. "

1- Orada tek bir Jaghut’dan, yani Raest’ten bahsediyor SE. “The Jaghut” diye geçtiği için bunu tüm Jaghutlara mal etmiş… Edit: Burası doğruymuş, bir daha okuyunca fark ettim. Jaghut toplumundan bahsediyor SE.
2- Eksik çeviri. “hükmedilenlerin refakati olmadan hükmedemezdi.”

3 Beğeni