Merhaba sevgili forumdaşlar, yeni yılın ilk etkinliği bir LitRPG (Nedir diye merak edenleri konusuna alalım) serisi olan Dungeon Crawler Carl’ın seriyle aynı isme sahip ilk kitabı üzerine olacak.
Kısaca kitabın konusu:
Galaksinin en çok izlenen yarışmasına hoşgeldiniz!
Dünya üzerinde insan yapısı ne kadar bina ve araç varsa bir anda çökerek yok oldu. Aslında yok olmadılar da, içlerindeki insanlarla birlikte atomlara ayrışıp Zindan’a dönüştüler: hem de tuzaklar, yaratıklar ve ganimetlerle dolu18 katlı ve dünyanın çevresini dolaşabilecek kadar büyük olan Zindan’a!
İçeri girerseniz geri çıkmak yok, sadece en tepeye ulaşarak kurtulabilirsiniz. Daha da kötüsü her katın bir zaman sınırı var ve sonraki kata ulaşmak için yalnızca günleriniz olacak, eğer ulaşamazsanız da oyun biter. Ve bu oyun gücünüz ya da çevikliğiniz üzerine değil, takipçileriniz ve görüntülenme sayılarınız üzerine. Kendinize ait bir kitle yaratmak ve o goblinleri havalı bir tarzda öldürmek üzerine!
Her zaman olduğu gibi hepiniz etkinliğe davetlisiniz ve olacaksanız bana mesaj atabilirsiniz.
Bir kedimiz de varmış ne güzel, Princess Donut the Queen Anne Chonk ya da kısaca Donut. Güzel başladı kitap, çok hızlı ilerliyor olaylar. Mantık ya da derin bir kurgu beklentisine girilmemesi gerektiğini hatırlatmakta fayda var.
Chapter 2 ye geldim zindana girdiler. Hikaye bana bir aralar hani oyun içinde hapis kalma animeleri vardı. Sword online sanırım en ünlüleriydi. Bana bunları anımsattı.
Evet dili benim için de çok rahat gidiyor. Sizinle ilk başladığım ufak hikayelerin dili bundan daha ağır gelmişti ban ondan yavaş ilerlemiştim. Ama kitapta çok rahat ilerliyorum.
Biraz kendi kendine oldu. Utanmayıp buraya da tagleyeceğim, tesadüf eseri 8-9 gün önce @yafeshan da bu kitaba audible’dan başlamış. Ben de daha girişi okudum sadece, yakalarsın sen.
45teyim hocam, bu aralar vaktim oldu biraz, affetmedim. Oldukça öngörülebilir gidiyor. Ufak plot twistler ekliyor yazar ama çok etkili değil. Ha kitabın amacı o değil zaten ayrı mevzu.
Kitabı bitirdim. Genel olarak oldukça akıcı, yormayan bir tarzı var. Progression ile LitRPG arasındaki farkı oldukça hissettirdi, kitabı okurken bir arpg oynuyor hissindeydim sürekli. Level almak için şu kadar exp lazım, bu skillim şu level oldu, envanterime şunları ekledim vb. tanımlamalar oldukça yaygın. Espriler çoğunlukla absürdlük üzerine olsa da (Pantolonsuz gezen Carl’a lootboxtan kalpli boxer çıkması gibi) bazı sterotiplerin gerçekçi bir şekilde üzücü yansıtılması güzeldi.
Macera hızlı başladı ve sürekli gelişen ana karakterimiz ve yancısı Prenses Donut’ı takip etmek bir süreliğine oldukça eğlenceliydi. Bu cümlede anahtar kelimeler “bir süreliğine”.
Yukarıdakiler kitabın artı yönleriydi, gelelim eksilerine.
Ana karakterimiz arada gri seçimler yaptığını sanan ve bu arada iyi biri olan sıradan bir şahıs. Motivasyonu arada sırada söylediği “You’re not gonna break me” cümlesinden ve hayatta kalma arzusundan başka bir şey değil. Hayatta kalmak elbette yeterli bir motivasyon ama okuyucuya yansıtılamayınca içi boş kalmış. Kitap anlatmaya çalıştığı hikaye için çok uzun. Yaklaşık 450 sayfanın yarısı çıkartılsa daha iyi olacakmış. Kurgu namına da maalesef pek bir şey olmayınca okuması kolay ama sıkıcı bir kitaba dönüştü. LitRPG meraklıları dışında tavsiye edemem ama onların seveceğine eminim. Bana hitap etmedi.
Ben sıkı bir rpg oyuncusuyum (soulslike janrı hariç ) , kitabı okuyana kadar gidip oyun oynamak çok daha cazip geliyor, bir de alışmışım tabi kontrolde olmaya. Oyun merakın yoksa bi şans ver yine de derim. Ama progression kısmı hiç Cradle gibi değil. Bi daha düşündüm de boşver, sana daha güzel bi tane buluruz.
Kitabı bende bitirdim. Bende bilgisayarda RPG oyunlarını severim. Zamanında anime olarak Sword Online tarzı animeler de çıkınca hoşuma gitmişti. @Pyrewrath dediği gibi hızlı ve heyecanlı başladı fakat sonradan beni pek sarmadı bu tür. Oynamak daha zevkli yada fantastik kitaplarda karakterin gelişimini okumak daha güzel oluyor.
Hocam Cradle’a bakmış mıydın? Hatırlayamadım ama bakmadıysan karakter gelişimi derken aradığın tam olarak o. Karakter hiç durmadan gelişiyor ama bunu mob keserek vs. değil plan yaparak, köpek gibi çalışarak, hayatını riske atarak ve çatır çatır dövüşerek yapıyor. 10/10 diyebilirim bütün olarak. 12 ince kitap ve seri tamamlandı.
Amerikalılar bunu ve bu tarz geçen konuştuğumuz LitRPG/Progressive falan türü kitapları okuyarak mı dinleyerek mi tüketiyorlar daha çok? Bunu görebileceğimiz bir veri falan biliyor musunuz?
Bu tarz kitapları çoğunlukla Audiobook olarak tüketiyorlar gibi geliyorlar bana, çerezlik tüketiyorlar. Hatta talep de oraya kaydıkça daha kolay dinlenip keyiflenecek şeyler yazımı artıyor sanki son yıllarda.