Genel olarak forum ahalisine özür borçlu olduğumu itiraf edeyim ben de.
Gerçekte olayları pek ciddiye alan bir yapım olmadığından bunu foruma daha da fazla yansıttığımı farkettim. Gelip geçici gördüğüm bu tarz platformların başkaları tarafından ciddi algılandığını fark edememişim. Bazen can sıkıntısından eğlence olsun diye takıldığımda gelen tepkilere gülüp komik bulmam bu yüzden sanırım. Hani be bileyim öylesine yazdığım bir yoruma ya da tartışmada neredeyse kişinin kendini parçalayacak şekilde verdiği cevaplara şaşırmamayı öğrenmem lazım.
Her neyse lafı uzatmayım, benim için gerçek dünyadan kaçıp eğlencesine takılayım derken bir başkasının gerçek dünya olarak gördüğü alana adım attığımın farkına varamadığım için özür dilerim. (Bu durum hala ilginç ve komik geliyor ama empati yaparsam anlarım sanırım. Bu konuda elimden bir şey gelemeyecek tek konu futbol tartışmaları ama buna da o gözle bakarsam sorun çözülür galiba)
Uzun uzun yazıp kimseyi yormayacağım -bambaşka bir konuya kadar . Tabii, kısa olduğu için yorumum fazlaca gizemli kaçacak.
Eğlence sadece “eğlence” olarak kalmıyor. Öbür türlü olsaydı, ne forum olurdu, ne altkültür, ne de alternatif veya ana akım eğlence kültürü. Hatta kendi habitatlarına ve ekonomik çarklarına sahip kültür/sanat/spor/hobi/vs. alanlar bile varolmazdı.
Bilgi, hikâye, anlatı, folklore gibi manalara gelen “lore” kavramı hayatımızda büyük yer kaplıyor. Bağ kurulabilen lorela ilişkilendirilen soyut ve somut şeyler bu sebeple ilgi ve tartışma odağına dönüşüyor.
Misal, kendim. Hikâye ve hikâyeciliğin hayatla ilişkisine takıntılıyım; eminim kimse bunu fark etmemiştir(!)
Boştaki vaktimizi geçirdiğimizi düşünüyoruz. Aslında yaptığımız şey zaten bizim olan vaktimizi harcayarak değerlendirmek. Lakin bunun tam ayırdına varamıyoruz. Neticede, asla geri alamayacağımız zamanımızı harcıyoruz… Bu mesaj yine uzayacak gibi.
Bazı zamanlar burnumun önündekini bile göremediğim. En basit şeyin bile farkına varamadığım anlar oluyor. Bunun çok dikkat etmekten mi yoksa kafamın meşguliyetinden mi kaynaklandığına karar veremiyorum. Belki de ikisi de etkilidir.
Şuradan konuya dahil olacağım, ben de ne şekilde geçirirsem geçireyim bu zamanı, hiçbiri beni tatmin etmiyor. Yaptığım aktivitelerde duyduğum tek his zamanın akışı. Ve bunu deli kafaya takmış bulunmaktayım. Hayatı çok mu seviyorum ne.
Keyifle geçirilmiş zaman boşa harcanmamıştır, diyorum. Bilgisayar bağımlısı olarak bu durumu bir zamanlar fazlaca umursardım. Bu cümleye sığınıyorum artık . İyimser nihilizm olarak da düşünülebilir belki, bilemiyorum.
Zamanın bu durumunu “büyük bir hızla dönen tekerleğe bakmaya” benzetiyorum. Bir arabanın tekerini düşünün, öylece dönüyor. Ne vakit ona dikkatli bir biçimde bakmaya başlarsanız akış bozuluyor gibi oluyor ve bakmakta güçlük çekiyorsunuz. Zamanın akışını ne kadar önemserseniz o denli bir çileye dönüşüyor. Ha, kişinin hedefleri vardır, yapması gerekenler vardır, ona bir şey diyemem.
O hisse aşinayım. Zaman konusuna ben de ara ara takıyorum. Bazen zamanı verimli kullanmak için çok kullanılan eşyalar yakında olsun, şunu şöyle yapayım da vakit harcanmasın, buna ayıracak vaktim yok, vs. vs. şeyler.
Öyle veya böyle zaman istemesek de akıyor. Olay yine harcandığı şeyin gelecekteki harcamalarımızı nasıl etkileyeceğine ve bunların hayatımıza yansımasına kilitleniyor. Harcamamızdan kendimizin -ve varsa diğerlerinin- payına ne düştü.
Eyh… Düşündükçe tekrardan zamana taktıran bir mevzu.
Wow. Bunu baya sevdim çok doğru kesinlikle.
Aklım yapacaklarımda olduğu içindir belki. Sonra çok sevdiğim şeyi yapıyorum mesela bir anda zaman çok kısa biraz sonra bunu bırakmam gerekecek diyip o kısacık zamanımı tavanı izleyip müzik dinleyerek geçiriyorum. İlginç ve aptalca.
@Bay_Karamsar TLC’de bir program vardı. Zaman kazanmak için her şeyin programını yapan insanlar vardı. Yemek yemek çok zamanını aldığı için her şeyi blendırdan geçirip içiyordu falan. O kadar ilginç zaman kazanma yöntemleri vardı ki. Ve bana bir anda o aşırı mantıklı görünmüştü. Neler yapsam acaba diyip bunun için baya zamanımı harcamıştım. :d
@Firtinakiran forumda olsaydı şu an kurbağa arkadaşların hiç birinin yazdığı mesajları okuyamıyordu. Sinek tarifleri için @Ufuk dan destek alabilirsiniz arkadaşlar.
Benim merak ettiğim bir konu da yazılarınız artık daha mı rahat okunuyor yoksa bilerek mi sadeleştiriyorsunuz? İtiraf edeyim birkaç ay öncesine kadar okurken yarıda bırakıyordum yorumlarınızı. Gerçi bazıları gerçekten çok uzundu
Bilemedim. Yazdıkça kendi kendimi sadeleştirmiş de olabilirim. Siz okuya okuya alışmış da olabilirsiniz. Yoksa, uzunluk faslı pek değişmedi gibi. Kaptırınca gidiyor gene.
. Tabii, kısa olduğu için yorumum fazlaca gizemli kaçacak. 
. İyimser nihilizm olarak da düşünülebilir belki, bilemiyorum.
.
Bir de tabi programa zaman ayırmaları beni şaşırtmıştı.
Sinek tarifleri için 
