Geçen gün çok uzun yılların ardından tekrar Kızılay’a gidesim geldi. Normalde asla gitmem varoş ve kalabalık buluyorum çünkü. Her şeyin içinde bulunduğu ama kalitesiz bir aşureye benzetiyorum. Halkın arasına inip sıkış tıkış gezmek istemem genelde. Anlamsız insan seli gibi geliyor bana neyse… Gerekli Şeyler açılmış bir uğrayayım dedim. Dükkan 40 m2 falan belki daha büyüktür insan kalabalığından tam seçemedim. 
mekanda 50 kişi var. Tabii ki giriş katından bahsediyorum. Girdim arkadaşlara bir şeyler aldım. Kendime de bir şeyler aldım. Toplam 900 TL tuttu. Karnım acıktı mecbur bir şeyler yemek için nispeten güzel bir mekan seçtim. Sadece fileto etli İskender 87 TL bir de künefe yedim o da 40 TL tuttu. Sonrasında da bir kahve içeyim dedim o da 50 TL tuttu. Oradan çıkınca ayakkabı için bağcık almaya gittim, satıcıya diyorum ki en iyisi hangisi bana onu ver parası önemli değil yeter ki kaliteli olsun diyorum. Bana boş boş baktı biraz sonra da abiiiğğ bağcık bağcıktır koparsa yenisini al bunların hepsi 5 TL dedi ben de almadım. Gerçekten biraz çekseniz sünecek gibi duran bağcıklardı… Daha sonrasında görece kaliteli bir mekan buldum gerçekten istediğim kaliteye yakın bir bağcık bulunca hemen aldım ona da 30 TL verdim. Artık eve gideyim yeter bu kadar derken bir baktım ki otobüs durağı öksüren tıksıran dolu ve herkes yan yana duruyor. Atladım taksiye eve geldim o da 110 TL tuttu. Gittiğim her yer ağzına kadar dolu hatta yemek yediğim mekanın dışında insanlar sıraya girmişti. Sanki bedava dağıtıyorlar. Vesselam insanlar zevklerinden, yaşantısından ödün vermiyor belki de veremiyor. Allah kimseye gördüğünün altında bir yaşam sürdürtmesin. Kandiliniz kutlu olsun.
1 haftadır Bursa’da kitap fuarı var. Geçen gün arkadaşım ile gittim ve bu hafta sonu da ailem ile beraber gideceğim. Tam bir hayal kırıklığı. Kitap çeşitliliği olsun, kitap fiyatları falan olsun beklentimin çok altında kaldı. Yıllardır pandemi vs derken fuar yapılmıyor. Katılan yayın evleri hiç hazırlanmamışlar neredeyse. Katılım fena değildi. Hafta içi olmasına rağmen okullar iyi organize olmuşlar ve Bursa’nın her yerinden öğrenciler gelmiş. Kaç kere şahit oldum. Öğrenci kitap almak istiyor ama bakıyor fiyat saçma sapan seviyede vazgeçiyor. Ben bile bazı almak istediğim kitapları internet ile karşılaştırdım ve kitapların çoğunda bir fark falan göremedim. Almak istediğim bir çok kitapta yoktu hatta. Fuarın bir farkındalığı ve özelliği kalmamış. En azından fiyat olarak oraya gelen kişileri keşke tatmin etselerdi yayınevleri.
Bu kısım son yılların özeti zaten.
Muppetların babası Jim Hanson’ın çektiği televizyon filmi, The Cube.
Ben de yılbaşından beri işe yürüyerek gidip geliyorum. Başlarda sabah ayazı zor geliyordu ama bir yerinden tutmak gerekiyor maalesef. Mesele para vermek ya da paranı yetirmek de değil, neden bu astronomik fiyatlara maruz kalıyorum? Yürüdüğüm yol 1.5 km, dolmuşa binsem 7 lira vereceğim. Aklım almıyor, almayacak.
1.5 km yürünmeyecek yol değil, doğrusunu yapıyorsunuz…
Ne güzel, baya varlıklısınız. Ben bir şey almadan 50 tane indirim bekliyorum.
Oytun Erbaş’ın dedesini buldum.
“Türk tütünü kanserin doğmasına sebep olan zehirler bakımından çok zararsızıdr.”
Kitap sitelerinde etiket fiyatlarının kaldırılması ile ilgili resmi bir açıklama gören var mı? Yoksa hepimizi aptal yerine koymaya devam mı edecekler?
Rıhtımdaşlar, @efilus kullanıcı adıyla tanıdığımız bir dostumuzun kaybının yıl dönümü. İncelediğim kadarıyla rıhtıma değer vermiş bir kişiymiş. Hesabını incelemenizi tavsiye ederim. Allah rahmet eylesin. Aynı şeylerden keyif alabilmiş olmamız ne güzel.
Huzur içinde uyusun. Çizimler yapan ve foruma her anlamda katkı sağlayan birisiydi. Kitaplar hakkında ve diğer birçok şey hakkında konuşurken bir anda böyle yitip gitmeleri çok üzücü.
Şimdilik Andre Gide başlığımız olmadığı için burada paylaşayım. 1932 yılında Sabahattin Eyuboğlu babasına yazdığı mektupta “Derslerden fırsat buldukça Andre Gide’den okuyorum. Fransızların bugünkü en hatırı sayılır ruh romancısı” diye yazmış.
Okurken aklıma Matematik ve Korku kitabının yaklaşık ilk 50 sayfası geldi. Ali Nesin’in, yurtdışında öğrenim görürken babası Aziz Nesin’e yolladığı mektuplardan oluşuyor. Kitabın gerisi matematik üzerine. Sevebileceğinizi düşünüyorum.
Kitabı bilmiyordum, öneri için teşekkür ediyorum. Muhtemelen dediğiniz gibi beğeneceğim bir okuma süreci olur. Ne zaman satın alırım bilmiyorum ama listeme ekledim kitabı.
Burası yanlış başlık olabilir ama bir şey sormak istiyorum. Agatha Christie külliyatına hâkim olan arkadaşlar Altın Kitaplar’ın şu iki baskısı (sadece görseldeki kitapları sormuyorum, genel bir soru bu) arasında fark olup olmadığı hakkında bilgi verebilir mi? Kitapların bir kısmında yazarın adı el yazısıyla, bir kısmında da dikdörtgen içerisinde yazılmış. Bunlar önceki ve sonraki baskı olarak mı ayrılıyor, yoksa yayınevi tarz mı değiştirdi tam anlayamadım.
Soldakiler yeni kapaklı baskılar diye biliyorum ben. Sanki bazı yeni baskılarda çevirmen değişikliği de olmuştu ama emin değilim.
Yani sağdaki baskıların hepsi, sonradan yeni baskı olarak (soldaki tarzla) basıldı mı?
Yok, hepsi basılmadı henüz. Sağdakiler sanırım 2010’larda falan kullandıkları kapaklar ve o zamanlar çok fazla basmışlar. Soldaki kapakları birkaç yıldır kullanıyorlar. Tamamlanmadı yani, tamamlanması da uzun sürer gibi görünüyor. Eski kapaklı olanlardan bazılarının satışı hala devam ediyor sanırım. 
Edit: @fortknoxt listesini yapmış çoktan. Sandığım kadar çok kalmamış tamamlanmasına.
Teşekkür ederim 
.