Oscar Wilde İş Kültür’de (Toplu Öyküler) 13 öykü ve 6 mensur şiirle, Babil Kitaplığı’nda 5 öyküyle, Fatih Özgüven çevirisiyle sunulmuştu. Gülperi Sert’in Zweig, Kafka, Goethe ve Nietzsche çevirileri var, kendisi Almanca mütercim. İngilizceden direkt çevirisini göremedim başkaca. Eskiden olduğu gibi başka dilden İngilizceye çeviriden mi çevrildi acaba diyeceğim ama, Roza Hakmen de çoklu dilde çeviri yapıyor. Zaten İş Kültür’ün derlemesinde onun da katkısı mevcut.
Şu baskının güzelliğine bakın. İnsanın okuyası geliyor gerçekten. Ama içeriği düşündürdü. Klasik young adult fantasy gibi görünüyor.
Kurtuluş savaşı konusunda çok önemli bir değerimiz olan Selim Erdoğan hocamız bu sefer bir romanla karşımızda.
Satın alır okuruz.
Kemal Sahir Gürel, Erdal Güney isimleri neden var ki o paylaşımda.
İnstagram gönderisinden ekran görüntüsü aldığım için gönderide aşağıda paylaştığım şarkı vardı.
Onun içindir hocam.
Şimdi anlaşıldı. O isimleri görünce kiitabın CD’si sesli versiyonu falan da mı var diye düşündüm.
Acaba neden çevirmeni yayıma hazırlayan olarak yazmışlar?
Muhtemelen sisteme girişleri yapan personelin yemekten sonra çay sigara tembellik zamanına denk gelmiştir.
Pegasus’la herhangi bir iletişimi olan var mı? Kızıl İsyan’ı saldılar galiba.
Şu sıralar Alfa’dan Farseer devamını bekliyorum da sanırım basmaya niyetleri yok malesef…
Alfa, Petros Markaris’in Komiser Haritos serisini oldukça hızlı basıyor. Bravo.
Arkadaşlar aranızda Boris Akunin kitaplarını okuyan var mı? Önerir misiniz?
“Mavi Sürgün” için numaralı ciltli baskı yapılmış. Cilt malzemesi ne paylaşılmamış ama kağıt için İvory demişler.
Liste fiyatı: 350 TL
Edebiyatımızın “mavi” yazarı Cevat Şakir Kabaağaçlı, Mavi Sürgün’de işgal günlerinden Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan dönemde başından geçenleri anlatıyor. Mütareke İstanbul’unun kasvetinden, İstiklal Mahkemesi’nin yargılamalarından geçip, Bodrum’un tuzlu sularına varan bu yolculuğa, bella sombra ağaçları, tirhandillerin yelkenleri, Arşipel’in rüzgârı eşlik ediyor.
Halikarnas Balıkçısı’nın bu ölümsüz eserini Zülfü Livaneli’nin sunuşuyla, özel fotoğraflar ve belgelerle zenginleştirerek, ciltli, numaralandırılmış özel baskı olarak sunuyoruz.
Ben son çıkan hariç hepsini okudum, ilk 3-4 kitap için inceleme/özet yazmıştım onlara da bakabilirsiniz. Bu seriyi deneme sebebim daha önce hiç Rus polisiyesi okumamış olmamdı. Farklı ortam için okunur diyebilirim.
En başta karakter acemilikten geliyor ve gelişimini görebiliyorsunuz. Fakat bir noktadan sonra biraz fazla mükemmel bir karakter halini alıyor Fandorin. Ayrıca beni en çıkan sıkan eski dönemde geçtiğinden dolayı çok fazla unvan kullanılması. Her makamdaki insanlara farklı hitap şekilleri falan var. Rusça isimler de biraz can sıkıyor. Bunlar dışında ben keyifle okuduğumu söyleyebilirim. Arada farklı coğrafyada takılmak güzel.
Evet, ben de farklı kültürlere ait polisiyeleri okumayı seviyorum. İncelemelerinize mutlaka bakacağım.
Beşir Ayvazoğlu - Ataç
Radikal Batıcı bir aydın olan Ataç, taklitçi bir anlayışla Batılılaşmayı değil, Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar, Almanlar gibi tam Batılı bir “ulus” olmamızı istiyordu. Bunun yolu hümanist kültürü tartışmasız benimsemekti. Amaca ulaşabilmek için Prospero’nun (aydınlar) gerektiğinde kırbaç kullanarak Caliban’ı (halk) ehlileştirmesi gerektiğini kararlılıkla savunuyor, öncelikle dilimizi antik Yunanca ve Latinceye açmadan Batı’yı Batı yapan hümanist kültürü benimsemenin imkânsız olduğuna inanıyordu. Asıl arzusu bütün temel kavramları bu iki ölü dilden almaktı. Ancak bunun pratikte mümkün olmadığını fark edince Türkçeyi başta Arapça ve Farsça olmak üzere tarih boyunca sözlüğüne kattığı bütün yabancı kelimelerden arındırarak Yunanca ve Latinceleştirme görüşünü savunmaya başladı. Öztürkçeciliğinin milliyetçilikle hiçbir alâkasının bulunmadığını çok açık bir şekilde ifade etmişti. “Devrik tümce” ısrarı ise Türkçenin sentaksını Batılı gibi düşünmenin önünde büyük bir engel olarak gördüğü içindi.
Elinizdeki kitapta, Ataç’ın kendisini bu uç noktaya taşıyan düşünce macerası anlatılıyor. Çok hızlı ve çok sancılı bir değişmenin yaşanmakta olduğu bir dönemde mensubu olduğu toplumun tarihi, dili, kültürü ve inançlarıyla didişmeyi göze alan bir düşünce adamı ve etkili bir edebiyat eleştirmeninin renkli, gelgitlerle ve kavgalarla dolu hayatı… Beşir Ayvazoğlu’nun kaleminden…