Yerdeniz Sohbetleri

Tolkien’in kendi döneminden ne kadar etkilenip etkilenmediği, bunu ne derece kitabına uyarlayıp uyarlamadığını söylemek bize düşmez. Tolkien ne demişse bunu kabul etmek gerek. Seni anlıyorum. Ama senin Orta Dünya’yı bizim dünyamızdan çok çok farklı bir yer olarak görmen bence doğru değil. İlla Sanayi Devrimi, çevrecilik kavramı üzerine metaforlar var demiyorum, çünkü Tolkien’in böyle bir açıklaması yok. Hele Dünya Savaşlarını hiç hesaba katmıyorum. Ama bunlar yine de yazarın bir yerlere değinmediğini, göndermeler yapmadığını göstermez. Göndermeleri doğrudan bir olaya değil de insanlık tarihi ve var oluş mitlerine, insana. Bence.

Gönderme derken kastettiğin şey 20. yy. olayları ise buna bir şey diyemem. Ama gönderme, mesaj anlamında var.

Not: Le Guin’in kitapları herkese keyif verecek diye bir şey yok. Zaten amaç kitabı artıları eksileriyle konuşmak, bunun üzerine yorumlar yapmaktı. Eleştirilerini yersiz bulmuyorum ama katılıp katılmadığımı ifade etmenin hak olduğu görüşündeyim. Bence sohbete renk kattın ve bu sayede Tolkien’i de anmış olduk.

1 Beğeni

Yazarı döneminden bağımsız düşünemeyiz. Ama Tolkien bu etkileşmeler hakkında bir şey yazmadığından, tam bir yorum da yapılamaz. Tolkien de bir insan olduğundan, bizim gibi, onun da zihnine dönem olayları mutlaka tesir etmiştir ve bunlardan bıkıp Orta Dünya’ya kaçmış olsa da bir şey zihne girince ondan kurtulamazsınız. Etkisinde olursunuz; doğrudan veya dolaylı.

1 Beğeni

Tolkien’ den sonra başlayıp bitirdiğim seri. Tolkien’ den farklı, farklı bir bakış açısı, daha durağan fakat güzel bir seriydi.

1 Beğeni

Evet, bence de daha durağan. Hatta büyük olaylar olarak tanımlanacak durumlarda bile kargaşadan çok sakinlik vardı. Bunu da Le Guin’in üslubuna veriyorum. Sonuçta illa ejderha gördü diye bir kadın çığlık atmaz, şehirde kargaşa olmaz veya ejderha kötü, yok edici olmaz… Le Guin’i okumak da en az Tolkien’i okumak kadar zevkliydi.

3 Beğeni

Benim de endişelerim var ama diziyi de merak etmiyor değilim hani. Yerdeniz tutumu itibariyle daha çok karakterin kafasında yaşayan, olgunlaşan bir kitap. Umarım iyi oyuncular seçilir de bize kafalarında kurdukları fikirleri aktarabilsinler. Ama senin de dediğin gibi sırf izleyeni çok olsun diye aksiyonu bol sahneler ekleyip hikâyeyi katledebilirler.

1 Beğeni

Oyuncu seçimi cidden çok sıkıntılı. En büyük korkum The Last Airbender gibi tüm iyilerin beyaz kötülerin başka ırktan olması. Ama The Last Airbender çok daha zordu. Çünkü ana karakterler çocuktu ve yetenekli çocuk oyuncu bulmak zor. Sonuçta bazı sahnelerde izlerken rahatsız edecek kadar kötü bir oyunculuk vardı. Yerdeniz serisinin tamamını düşününce hikayede önemli rol oynayan arren ve tehanu dışında çocuk karakter yoktu. Dizide hikaye sıkmaya başlayınca yerdeniz öykülerinden bir öyküyü flashback olarak izlersek güzel olabilir. Medra’nın öyküsü ikiye bölünebilir. Mesela tempo çok düşünce ilk kısmını izleriz sonra tempo bir süre sonra yine düşünce ikinci kısmını izleriz. Veya Avatar Korra’nın avatar van bölümleri gibi art arda izleyebiliriz. Aynı şey irialı ve ogion öyküleri için de geçerli.

1 Beğeni

Mantıklı, ama bunu da ne derece yapabilirler, yapılmalı bilmiyorum. Flashbackler de sıkıcı hale gelebilir ikide bir yapılırsa.

Inşallah düzgün oyunculurlar bulabilirler. Şansımıza.

Senaristler böyle şeyler uygulayabilirler, anlatımı canlı tutmak için. Hakkın var. Yapılabilir. En azından sadece bu kadarını yapsınlar ve karakter, olay eklemesi yapmasınlar bana yeter. Fikrin kullanışlı :thinking: :+1:

1 Beğeni

Hani böyle bir grubun en köşesinde konudan bihaber sadece konuşanları sessizce dinleyen hiç konuşmayan sadece kafa sallayıp masadaki her şeyi sömüren bir tip vardı ya,heh o eksikti şimdi tamamladım. :smiley:

2 Beğeni

:joy: Hah, şimdi tam olduk işte. Eee, sohbetli faydalı buldun mu bari?

Hangi yönünüzle hatırlanacaksınız? Hangi yönünüzle hatırlanmak isterdiniz?

Ursula K. Le Guin: Yazdıklarımla.

Le Guin’i en doğru haliyle, yazdıklarıyla hatırlıyorum. Sakin, tutumlu, doğrucu kalemi; iğneleyici-eleştirel tarzı, güçlü karakterleri, femknistliği, anarşistliğiyle onu okumayı sevdim. Tanıştım. Memnun oldum.

Yerdeniz Ged, Tenar, Tehanu ve nicelerini barındıran metaforlarla dolu yoğun bir eser. Okunması kolay, ama sindirmesi, anlaması zor. Heleki sembolleri kaçırdıysanız ve Le Guin’in kitap açıklamalarını okumadıysanız bu iş daha da zorlaşır. Dikkatli okuyun ve Le Guin’i anlamaya çalışın. Ben böyle yaptım. İlkin garip geliyor ve beklenilen fantastik kitaptan eser olmuyor. Çünkü herhangi bir atraksiyon, yoğun hareketlilik yok. Karakterler çoğu zaman tek başına veya küçük gruplar içerisinde; olaylar basit ve kolay sonuca varılıyor… Yiğitçe naralar, savaş boruları, erkekçe raconlar yok bu kitapta. Yerdeniz bir kadının kitabı… Sabırla ve öğrenme isteğiyle okumanız dileğiyle.

2 Beğeni

Yerdeniz’i okudum ve forumda bununla alakalı neler var diye geziniyordum, bu konuyla karşılaştım. Yorumlar ilgi çekiciydi ve milletin Yerdeniz hakkında neler düşündüğünü aşağı yukarı anladım… Eh, benim de söylemiş olduğum birkaç söz olsun diye şuraya bir yorum bırakıyorum.

Hikâye Onakçaağaç köyünde başlıyordu ve köyün ismi bile bana yeterince fantastik gelmişti, hımm dedirtmişti. Ve orada bir çocuk, gelecekte Çevik Atmaca olarak anılacak kendinden habersiz bir çocuk, Duny vardı. Tıpkı hepimizin bir zamanlar olduğumuz ufaklıklar gibi afacan, enerjik çocuk bir köy baskınında içinde garip bir şeyler hissedip gücünü açığa çıkarmıştı ve ilk ustası Ogion ona Ged adını vermişti. Zeki olan Ged sabırsız ve bilgiye, güce açtı. Tıpkı tüm genç olanlar, daha büyümemiş olanlar gibi. Daha sonra başından bir takım olaylar geçti ve Ged’imiz artık büyümüştü. Gölge ile savaşmış, Ejdrrhaların Efendisi olmuştu. (Olayları tekrar etmek için kısa bir özet geçeyim dedim)

Büyümek benim için büyük bir şeyi başarmak, kendini keşfetmekle eşdeğerdi. Nitekim gerçekleştirmiş görüyorum kendimi. En azından kendimle tanışır oldum, kendimi fark ettim… Şimdi size bu kitabın bana büyük bir etkisi oldu demeyeceğim ama aşamaların, insan psikolojisinin ne kadar doğru şekilde işlendiğine dikkat çekmek istedim, bu kadar. Büyümenin ne demek olduğuna, kendini bilmek olduğuna doğru değiniyor yazar. Herkes büyürken büyük-küçük hatalar yapar; Ged isimsiz bir yaratığı Yerdeniz’e başbelası ederek bunu gerçekleştirmişti. Başta kaçtı, kaçtı, kaçtı ama sonra ustası Ogion ona kaçma, korkunun üzerine git dedi ve kahramanımızın kendini bulmasına yardımcı oldu, tıpkı bizim de hayatlarımıza dokunan, sevdiklerimiz, sevmediklerimiz gibi… Ged büyüdü, olması gereken kişi oldu; Çevik Atmaca, Ejderhaların Efendisi, Yerdeniz büyücüsü… Herkes büyümeli, bir Ged olmak için değil kendi olmak için büyümeli…

Büyümek zor iş. Bazen yıllar sürüyor. Ama ne yaparsın hepmizin işi bu: Büyümek.

**Yerdeniz kitaplarına başlama sebebim bu konu olduğu için yorumum sadece büyümek kavramına oldu. Ama serinin işlediği diğer konular olan cinsellik, ölüm, feminizm, erillik de ilgimi çekmişti. Ursula K. Le Guin’in fikrini almak, değerlendirmek hoştu.

2 Beğeni

Açıkçası yerdeniz çok güzel bir seri. İlk okuduğumda en iyi büyü okulu burada demiştim ve Harry Potter’ı bayağı hor görmüştüm. Başlığı vardı yanlış hatırlamıyorsam okuduğumda ilk kitap çok güzel ve akıcıydı ancak maalesef ikinci kitap için aynı şeyi diyemiyorum çok zorlayıcı oldu 2 kez başladım ve bitiremedim. Umarım bir gün yeniden başlayabilirim bu seriye :slight_smile: Yazarın başka kitapları da okuma listemde.

2 Beğeni

Roke adasındaki büyücülük okulunu Hogwarts’tan ayıran en önemli özellik öğrenci veya öğretmenlerin büyüyü keyfi işler için değil de toplum yararına kullanıyor olmaları. Le Guin bu konuda hassastı ve Harry Potter’ı eleştirdiği yanlardan biri de buydu… 2. kitap olan Atuan Mezarları, Yerdeniz Büyücüsü’ne göre daha yavan, çünkü mekan kısıtlı ve yazar okurun daha çok sembollere ve Tenar’a odaklanmasını istiyor… Tekrar dene ve hikâyenin keyfini çıkar.

3 Beğeni

Öncelikle bu detaylı yorumunuz çok hoşuma gitti. Ve insanların büyümesi gerektiği ile ilgili sözlerinize hak veriyorum. Herkes kendini tanımalı ve “Kimsin?” dendiğinde kendini tanımlayabilmelidir.

:thinking: Mantıklı.

1 Beğeni

Konu “Yerdeniz Sohbetleri” olduğuna göre ben de bir sohbet başlatmak istiyorum. Sorum şu: Kendinizi özdeşleştirdiğiniz veya beğendiğiniz Yerdeniz karakteri var mı, hangisi?

Benimki Tenar. Güçlü kadınları daima sevmişimdir.

2 Beğeni

Bu benim neden aklıma gelmedi?

:sleeping:

Cevabım Ogion ve Tehanu. İkisi de seriye iyi uymuş sağlam karakterlerdi.

1 Beğeni

Yerdeniz evreninde en sevdiğim karakter kesinlikle Kızılağaç. En sevmediğim kitabın serinin son kitabı olmasına rağmen en sevdiğim karakterin bu kitaptan çıkması da çok ilginç değil mi?

1 Beğeni

@Med Ogion benim ilk kitapta en çok sevdiğim karakter diyebilirim. Babacan ve samimi biriydi.

@IrethOronar Kızılağaç’ı sen söyledin de aklıma geldi. Bence son kitaptaki en orijinal, okunmalı karakterdi… O zaman yeni en beğendiklerim listesi: Kızılağaç, Tenar…
@IrethOronar Seni anlıyorum. Kitabı sevmiyorsun çünkü LOTR kadar coşkulu, masalsı, uzak diyar havası yok. Ben de LOTR’ı Yerdeniz’e tercih ederim. Ama alegori, feminizm gibi konular ilgimi çekiyor ve bu yüzden Ursula K. Le Guin okurken senin kadar sıkılamıyorum dostum.

1 Beğeni

Hay çok yaşa. Peki Kızılağaç’ı size sevdiren neydi ?

Öncelikle Kızılağaç Ged kadar ön planda değil ve kendince detaylı bir hikâyesi var. Bu onu sevmemin ilk sebepleri. Ve galiba Kızılağaç müzikle ilgileniyordu, kitabı okumamın üzerinden baya zaman geçti. Müzik ilgimi çeker: Rüzgârın Adı’nı okuma sebebim budur… Kızılağaç bir insana daha çok benziyor. Bazı efsuni maharetleri var ama o kadar da illeri değil… Ha bir de Zambak var. Kızılağaç-Zambak aşkı beni daha çok içine çekmişti Tenar-Ged aşkına göre.

2 Beğeni