Ben bir kaos severim.
Dün farkına vardığım bu tartışmanın, öncesi de varmış, yarattığı kaos ortamını da severek takip ediyorum. Düzen mono bir kavram, stabil bırakır ve nihayetinde geriletir. Kaos ise derya denizdir. Bu tartışmanın her iki tarafında da kaos dili hakim. Forumun öncesini bilmem, epeyce yeniyim ve verdiğim katkı sıfır. Ama genel gerçekliğe katkım var, o sebeple gerçekliğin bir yansıması olan bu forumun, hangi konuda gerilediği hangi konuda ilerlediği konusunda fikirlerim var. Hiçbir kurum, kuruluş, adına ne dersek diyelim, tanımlandığı gibi olamaz, kalamaz. Çünkü tanımlayanlar artık eskidi. İdare edenler, yeni. Kafa olarak esnemek lazım. Sınırların, sadece birer anlatma çabasından fazla şeı ifade ettiği günler çoktan geride kaldı. Biz burada hala küfür etmemeyi ( etmeyelim mümkünse) bir edebi duruş olarak görüyoruz. Bununla övünüyoruz.
Birisi bir konuyu eleştirmiş, “sen ne yaptın” demek dışında bir savunma yok. Eleştirmek için bir şey yapmak gerekmiyor. Tam bir eleştiri çağında yaşıyoruz. Bu eleştirilerin, bir vuruş sayısı sınırı var. Anonim kimlikler bu eleştirinin susturucu aparatı. Yazmak bile yakın zamanda anlamını yitirebilir. Artık fotoğraflar var. Sınırsızlaşan dünyanın, başka dayatmaları var. Bu dayatmalarla büyüyen bu nesilden kimse rol yapmasını beklemesin. Bekleyenler de rol yapmasın.
Ben yeni ifade biçimlerinin, gelişime daha açık olduğunu düşünüyorum. Forumun seviyesi düşüyor mu, kalkıyor mu, tartışması başlı başına eski bir anlayışın, vakti zamanının övülmesi, kişinin kendi kendini tatmini, kişilerin birbirini tatmini vs, vb. Her iki bakış açısı içinde geçerli bir durum.
Şimdiki çocukları, okul müdürü, disiplin cezaları yönetemiyor. Ne TDK, ne forum kuralları, çok zorlanırsa genç kaybetmez. Dayatma, üstten bakma, kaybeder.
Dilimizden nezaket ve kaos eksik olmasın. Kalp kırılmasın, herkes kendini ifade etsin.
Sonuç olarak, tam olarak ne anlattığımı ve ne anlaşılacaşını bilmemekle birlikte, bu bilgisizlik fikirlerime olan güvenimin temelini oluşturmakta. Değişimden korkmayın