Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

EF73204E-E2E7-46A8-BA06-2F097944197F

Jose Saramago’nun “Körlük” kitabını bitirdim. Filmini izleyip daha sonra kitabını okuyanlardanım fakat filmde aktarılmaya çalışılan hikayeden katbekat güzel bir anlatıma sahip müthiş bir kitap. Karakterlerimizin bir ismi yok. Onlar, “Doktor”, “Doktor’un Karısı”, “İlk Kör” şeklinde karakterler ve bu isimsizlik karmaşasında herhangi biriniz siz olabiliyorsunuz. Yazarın bu hikayeye yaklaşım tarzını çok beğendim. Gereksiz tanımlamalar, anlamsız karmaşalardan uzak akıcı ve güzel bir kitap. Muhtemelen okuyan çok kişi vardır bu forumda ama ben gibi “Popüler olmuş şeylere biraz uzak olma” durumunda olanlar için diyorum mutlaka okuyun çok şeyler kaçırıyorsunuz. :joy:

Bir diğer kitap ise Jack London’un “Kızıl Veba” kitabı. Konusunu bilmeden kitap seçen biri olarak iki tane felaket sonrası kitabı seçmem büyük bir şans. Gerçekten de okumadan önce neyden bahsettiği hakkında bir fikrim yoktu. Ama konusu yine “Körlük” kitabına yakın bir hikaye olan usta yazar London’ın müthiş zekasından çıkmış güzel, kısa ama sürükleyici bir eser. Daha Jack London’ın bir tane bile kötü kitabına denk gelmedim. Nasıl yapıyor, nasıl beceriyor bilmiyorum ama yine de büyük bir hayranlıkla takip ediyorum kendisini. :laughing:

21 Beğeni

Bir ara öğrencilere çevirtiyorlar diye bir söylenti vardı ama doğruluğunu bilmiyorum.

1 Beğeni

Şok bilgi, umarım doğru değildir… :joy:

1 Beğeni

Huysuz yazarımız Andrzej Sapkowski’nin Elflerin Kanı isimli romanını 2.kez okumaktayım. Muhtemelen 3. ve 4.'yüde görürüz.

1 Beğeni

Yolda giderken okumak için Uzaydaki Çatlak kitabına başlamıştım 3 günde bitirdim. Akıcı bir kitap aslında daha erken bitirebilirdim ama başka kitapları da okuyorum. İlk cümleden sardı açıkçası kitap. Halihazırda Yetenekliler Dünyası’nı ara ara okuyorum ve şu ana kadar orada da güzel öyküler okudum. Dün Yaban Diyarlarda Yabancı kitabına başladım. Akıp gidiyor kitap. Smith’in diyalogları olsun, konusu olsun, şu ana kadar işlenişi olsun süper gidiyor kitap.

Vesile ile bir şey sormak istiyorum. Ben aralara öykü kitabı sıkıştırmaya bayılırım kitap okurken. Aya Tırmanmak ve Diğer Öyküler kitabını da okuyorum aralarda ama acaba yanlış bir kitapla mı başladım Ursula külliyatına bilemedim. Neyi anlatıyor öyküler anlayamıyorum. Bir yazarı tanımak için hep öykülerden başlarım ama bu sefer olmadı sanırım. Sorun nerede ya da bu normal bir durum mu?

9 Beğeni

Açıkçası ben Ursula’dan ilk olarak Yerdeniz serisini okudum. Henüz eserlerinden başka birini okumadım ancak kalemini tanımak için güzel bir ilk okuma olacağını düşünüyorum. Yine de daha tecrübeli forumdaşlar tavsiyelerde bulunurlarsa onlara uymanız daha uygun olur.
Şimdi, faydalı olabilecek birkaç link bırakayım:

Gönderi başlığa da uygun olsun. Yokyer okuyorum şu ara. Bugün bitiririm diye düşünüyorum. Her ne kadar başta “Vandemar kim, ne Yukarı Londra’sı be!” demiş olsam da, bir hayli sardı kitap. Neil Gaiman’dan okuduğum ikinci eser ve gerçekten kullandığı dil çok hoş (bence). Umarım diğer kitaplarını da okuma fırsatım olur ilerleyen zamanlarda.

Ah, Anaesthesia!

6 Beğeni

Ursula K. Le Guin kesinlikle romanlarda daha başarılı. Öyküleri bazen cidden zorlayıcı olabiliyor ama kalemine alıştıktan sonra da ekstra keyifli oluyor. Benim görüşüm fantastik için Yerdeniz iyi bir başlangıç olacaktır, bilim kurgu açısından da Rocannon’un Dünyası, Dünyaya Orman Denir, Sürgün Gezegeni, Karanlığın Sol Eli, Mülksüzler şeklinde uygun görüyorum sıralamayı. Yanılsamalar Kenti de rahat okunan eserlerindenmiş ama ben de henüz okumadım. Yine Bağışlanmanın Dört Yolu ve Anlatış da hainli döngüsü içerisinde, henüz okumadığım için onlar hakkında net bilgim yok. Yine Rüzgarın On İki Köşesi ve Dünya’nın Doğum Günü öykü kitaplarında öne çıkanlarmış (yakın zamanda okuyacağım bu iki öykü kitabını). Rüzgargülü ise bazı öyküleri çok zorlayıcı ve yorucu bir okuma sunan öykü kitabıydı ama çok da güzeldi. Genç yetişkin olarak da Heryerden Çok Uzakta var ama ben çok da sevmemiştim onu (muhtemelen türle alakalı). Çok fazla kitabı çevrilmiş olan bir yazar, daha saymadığımız hainli döngüsünden kitaplar, Batı Sahili Yıllıkları ve Rüyanın Öte Yakası gibi kitapları da mevcut. Ben de genelde öykü kitapları ile yazarlara giriş öneririm ama Ursula’da durum farklı. :slight_smile:

8 Beğeni

@Lorien_archers, Le Guin’deki durum aynı @Okuryorum’un mesajında belirtildiği gibi. Önce roman, sonra öykü.

4 Beğeni

untitled
Kitabı bugün okumaya başladım ve şimdi bitirdim. Çok akıcı kitaptı ve çok beğendim. [spoiler]Kitap, büyülü bir dolaptan diğerine geçen 4 çocuk hakkında. Aslanın öldüğü olay yerinde çok kötü hisediyordum. Bugün ikinci kitabı okumaya başlayacağım. Okumanızı tavsiye ediyorum. :slightly_smiling_face: Herkese keyifli okumalar dilerim. :blush: :clap:

11 Beğeni

Elantris

Ve 2 senedir en baştan cosmere okuyarak Parlayan Sözler’e devam etme planlarımı gerçekleştirmeye karar vererek yavaş yavaş sahalara döndüm . :relieved: “5 ay kitap okumamanın ardından.”

Dediğim gibi kitabı ikinci okuyuşum ve ilki Kralların Yolu’nu okumamdan 2 sene sonra ve yüzeysel olmuştu. O yüzden kitap kafamda diğer cosmere kitaplarına göre daha -özellikle karakterler açısından- zayıf olarak kalmıştı. Lakin bu sefer ki okumam ile iyice anladım ki kesinlikle öyle değil. Diğer kitaplarında ki ana karakterlerinden aşağı kalır bir yanları yok.

Kitap zaten 3 ana karakter çevresinde dönüyor ve her karakterin kişiliği ve birbirleri ile olan alakaları çok ustaca işlenmiş. Hatta sevdiğim tarzda karakterler ama nasıl olduysa ilk okumam esnasında kaçırmışım bunları. Kralların Yolu’nu okuyup “Kilidin,Kilidin” Sissoylu oluyup “Vin,Vin,Kilsiir,Kilsiir” diye ortada gezmiştim ve evet dostlar şu an Elantris karakterleri içinde aynı durumdayım. :smiley: Sarene tam sevdiğim tarzda güçlü ve sert bir kadın karakter. Raoden ve Hrathen keza kitap boyunca aynı çizgisinden sapmayıp yolunda devam eden karakterler. Kısaca bu okumam ile karakterlere olan sevgim bir on kat arttı.

Lakin çoğu kişinin de bahsettiği “Brandon’un ilk kitabı olmasından ötürü diğer kitaplarından daha acemice.” kısmını da bu okumamda gözle görülür şekilde fark ettim. Mesela kitap içerisinde oturtulamamış bir atmosfer vardı bence. En ciddi satırlarda bile duyguyu tam hissetmeye engel olduğu oluyordu yani. Karakterlerde gözle görülür bir zoraki eğlendirme misyonu vardı ek olarak. Mesela Lukel karakterinin çoğu esprisi yavan ve abartı idi ve ergen kitabından diyaloglar okuduğumu hissettiğim yerleri oldu. Bu durum bazen Raoden ve Sarene’nin davranışlarında da mevcut idi.

Sonu ise aceleye getirilmiş gibi gitti biraz ve açıkta yarım kalan, hızlıca geçilen çok detay, tepki ve durum yaşandı. Devam kitabı eminim bin katı daha profesyonelce olacak ama bu kitapta böyle idi maalesef.

Hrathen ve Dilaf karakterleri ile ilgili olarakta birkaç şey yazacağım. Okumayanlar okumasın.

Hrathen rütbesine göre fazla yıkık devam etti bence kitap sonuna kadar. Başka terim bulamadım açıkçası ifade etmek için. Koskoca gyorn olmuşsun ama kim karşına çıksa neyse deyip geçiyorsun bir kükre be adam. Herkese içinden “zamanı gelince görecek gününü, zamanı gelince görecek gününü” diyerek kitap bitti. Dilaf ne yapsa hoşgörü ve geçiştirmek, aynı şekilde Telrii ve Iadon. Özellikle Dilaf karakterine bunu sürekli yapmasından belliydi Dilaf’tan bir şey çıkacağı. Sarene için olan duyguları ise hiç şaşırtmadı.

Yani Sanderson diğer kitapların sonlarında ki şaşırtma ve ters köşe yapma huyunu bu kitapta pek kullanamamış. Çoğu şey beklendik ve barizdi ve kitap için diğer kitaplara göre eksi olan yönlerden birisi de bu. Belki gelişme noktası budur. :roll_eyes:

Ne olursa olsun yine mükemmel bir kurgu ve kitap idi sonuç olarak. Sanderson daha acemice olsa bile kalemini konuşturmuş her zamanki gibi. :krs:

12 Beğeni

@Arqonquin @Okuryorum @Bay_Karamsar teşekkür ederim cevaplarınız için. Şansımı romanlarla tekrar deneyeceğim.

3 Beğeni

Tutamıyorum kendimi, “Aksın Gözyaşlarım” Dedi Polis’e devam etmeye çalışıyorum ama sanırım mümkün görünmüyor. Çünkü korkunç bir çevirisi ve düzenlemesi var. Bu zamana kadar bu kadar zorlandığım bir kitap oldu mu hiç hatırlamıyorum. Yazara saygısızlıktan başka hiçbir şey değil. Bir de bu yayıneviyle ilgili minik bir araştırma yaptım. Bir sözlükte kurucuların okurlarla resmen dalga geçtiğini, hatta açık açık hakaret ettiğini gördüm ve şoka uğradım. Bu kadar laubali olmalarına inanamadım, yayınevi hala yayın hayatına devam ediyor mu bilmiyorum ama okurların bir sürü kitapla ilgili sorunları var. Özellikle PKD kitaplarını katlettiklerini söylüyorlar, yanılmıyorsam telifini de bırakmıyorlarmış. Umarım bir an önce Alfa Yayınları söz konusu kitapları alıp yayımlar, zira resmen yazarın emeği hiçe sayılmış durumda.

2 Beğeni

Sizi uyarmıştım. :smiley: Bende de Albemuth’un Özgür Radyosu var. Geçen yıl bir hevesle alıp kitabını geri yerine bırakmam bir olmuştu. Daha ilk sayfadan okuma hevesimi kıran bir çeviriyle karşılaşmıştım. Alfa hız kesmeden PKD’nin eserlerini basmaya devam ediyor. Tek temennimiz tüm kitaplarının basılması.

1 Beğeni

Keşke foruma danışarak alsaydınız. Neyse en azından yayınevini tecrübe etmiş oldunuz. Sağlık olsun. :slight_smile:

1 Beğeni

@SJack başta dediğim gibi ilk 60 sayfa sorun yoktu, sonra berbat olduğunu farkettim… :joy: Alfa’ya sonuna kadar güveniyorum çünkü öykü kitabı harika akıcıydı, romanlarının durumunu bilmiyorum. :upside_down_face:

@MelihAntepli keşke ama ilk kez bu yayınevinden bir kitap aldım, aynı zamanda son kez olacağı da kesin. :joy:

2 Beğeni

Buz ve Ateşin Şarkısı: Kılıçların Fırtınası okumaya çalışıyorum.

Hayatımda okuduğum en sıkıcı serinin aynı sıkıcılıktaki kitabı. Hikaye o kadar yavaş ilerliyor ki bir süre sonra “yüzlerce sayfa okudum… peki ne için?” diyip okumayı bırakıyorum. En son benzer bir durumu Zaman Çarkı’nın Perrin bölümlerinde yaşamıştım ancak orada yazar okuyucuya sonunda bir şeyler olacağına dair umutlar veriyordu, bu seride o da yok.

Ancak George Martin kitabı yazarken kelimeleri nasıl bir efsunla yazdıysa artık ben bu kitabı bırakamıyorum. Her “eeh yeter artık bırakıyorum bu kitabı” dedikten birkaç saat sonra kendimi yine bu seriyi okurken buluyorum.

7 Beğeni

Şunu Buz ve Ateşin Şarkısı ve onun da özelinde Kılıçların Fırtınası için söyledin mi cidden? Bu kitabından da bıkıyorsan bence hiç devam etme seriye, zorlamana gerek yok. Serinin en iyi kitabı 3. kitaptır çünkü. 3’te sıkılan, 4’ü bitiremez.

8 Beğeni

Wool 3 Toz
Serinin son kitabıyla çoğu cevabı alıyoruz. Seriyi Labirent, Uyumsuz, Açlık Oyunları gibi serilerin yanına koyuyorum. Umarım ilerde Ridley Scott burdan iyi bir seri çıkartır.

Eşit Haklar
Işığın büyülü havada yavaş ilerdiği gibi az az DiskDünya okumaya devam ediyorum. Eşit Haklar’da sihirbazlığa dair genel bir kanıyı yıkmaya çalışıyoruz. Yer yer kahkaha attığım oldukça keyifli bir okuma oldu. Bu kitapta en çok sevdiğim karakter Havamumu Nine oldu. :buyucu:

Okumak istediğim beş kitap var ama hangi sırayla okuyacağımı bilmiyorum.

-Yüzüklerin Efendisi Birinci Kısım
-Phlebas’ı Hatırla
-Amerikan Tanrıları
-2312
-Vakıf

8 Beğeni

1200 sayfayı 5 günde okudum. Eğer işimden dolayı şehir dışına çıkmasam 2 günde bitirirdim. Serinin en hızlı ve aksiyonlu kitabıdır. Yukarıda arkadaşın dediği gibi cidden bu kitabı okuyorsan ve duyguların buysa seriye devam etmene gerek yok.

4 Beğeni

Sonunda Buz ve Ateşin şarkısı serisini tamamladım. Serinin tamamına kitap kitap değinmek istemiyor. Pandemi dönemi sayesinde tekrar kazandığım okuma alışkanlığım sayesinde bu seriyi bitirmeyi kararlaştırmıştım. Daha öncesinde ilk çıkan kitabı Taht oyunlarını dizisi daha gösterime girmeden önce okumuş ve dizisi de başlayınca seriyi okumaya ara vermiştim. Tabi o zamanlar kitapların yarıda kaldığını bilmiyordum. Dizisi ilk kitap ile bire bir ilerleyince seriyi okumak yerine izleyerek takip etmeye karar vermiştim. Sonunda tabi dizisi bitti, seri kitaplarda yarım kaldı ve kafalarda bir sürü bu seri ile ilgili soru işaretleri vardı ve bende tamamlayıp bu olaylara dahil olmak istedim açıkçası. Hem iyi hemde kötü oldu benim için.
Seri ile ilgili benim fikirlerimi değiştiren 2 nokta oldu. 1. Herkes dizi bittiğinde inanılmaz bir tepki göstermiş ve dizinin böyle bir sonu ve finali hakketmediğini söylemişti. Ben aksine beğenmiştim. Öyle abartılacak kadar kötü bir sonu olduğunu düşünmüyordum fakat kitapları mevcut olanları tamamladıktan sonra gerçekten dizi için facia bir son olduğu konusunda bende şu anda hem fikirim. Senaristler ellerinde ki inanılmaz fırsatı gerçekten harcamışlar. 2. nokta ise Martin in seriyi tamamlamadığı için eleştirilmesi ki o konuda da bende artık gerçekten bu noktada olduğumu düşünüyorum. Bu kadar iyi kurgulanmış, karakterlerin ve mekanların bu kadar iyi tasarlandığı bir serinin böyle yarım kalmaması gerekiyordu. Martin en azından kendisine olan saygısından böyle bir seriyi tamamlamalıydı. Yazık etmiş.
Kılıçların Fırtınası kitaplarını ki 1200 sayfa çok kısa sürede okumuştum. İnanılmaz bir aksiyon ve heyecan vardı. Sadece kitap olarak bakıldığında okuduğum ne iyi kitaplar arasına bile girebilir. İlk 2 kitap seri ile paralel ilerliyor. Yaşanan olaylar ve karakterler bile neredeyse aynı fakat Kılıçların Fırtınası kitapları ile beraber seri yavaş yavaş diziden farklılaşıyor ve Kargaların ziyafeti kitapları ile beraber artık gerçekten kitabı okurken Taht oyunlarını okuyormuşsunuz değilde, Buz ve Ateşin şarkısını okuyormuşsunuz hissini elde etmeye başlıyorsunuz.

Kitapta karakterin başına gelen olaylar, yaşananlar falan oldukça farklılık gösteriyor. Örnek verip Spoiler oluşturmak istemiyorum ama çok ciddi farklar var. Dizide bir çok ön planda olan karakterler, kitaplarda biraz daha arka planda kalırken, dizide olmayan ve kitaplarda olan bir çok karakterde seride çok daha önemli rollerde bulunuyor. Gerçekten seri tamamlan saymış nasıl olurdu demeden insan kendisini alamıyor. Bu yüzden ve bana bu hissiyatı sağladığı içinde seriyi okuduğuma pişman oldum. Tek olumsuz tarafı bu oldu benim için.

Tüm seriyi okurken inanılmaz keyif aldım. Hiç bir kitaptan ve hiç bir sayfasından bir an olsun sıkılmadım. Martin gerçekten bu kadar karakteri nasıl harmanlamış nasıl sürekli işlerin içinde tutmuş, bu yönden büyük övgü hak ediyor bence.

8 Beğeni