“Söz sessizlikte, ışık karanlıkta, yaşam ölürken; bomboş gökyüzünde uçarken parlar atmaca.”
Ben ve içimdeki benlerden herkese merhaba (selam, hey, n’aber, hımpf…) Bildiğiniz üzere geçen sefer şuradaki incelemeyi yapmıştık. Tam da bu incelemeden sonra aklımıza “Acaba Kraliçemiz, canımız Ursula K Le Guin’in Yerdeniz Serisinin şöyle detaylı bir incelemesi var mı acaba?” diye düşünmüş ve bizi tatmin edecek bir incelemeye forum içerisinde erişememiştik. Evet, hepimiz onu tanıyorduk. Ucundan, kıyısından mutlaka bir eserine göz atmış, okumuş veya onun müptelası olmuştuk. Haberlerini okuduk, kitaplarını okuduk, üzüldük… Ne zaman iş Yerdeniz Serisi’ne geldi, o zaman işte biz de bu incelemeyi yazmaya giriştik…
Kimdir bizim Kraliçemiz Ursula K Le Guin?
İsmini doğum tarihi olan Azize Ursula Günü’nden aldığını öğrendiğimizde “Kimmiş bu Azize?” diye merak etmedik desek, yalan olur. Bununla akalı incelemeleri sizlerin üşengeçlik veya merak duygusuna bırakarak kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Yazarlık macerasını 1960’lı yıllarda başlamış ve o günden beri dur durak bilmeden yazmaya devam etmiştir. 1969 yılında yayınlanan “Karanlığın Sol Eli” romanıyla bilimkurgu dünyasının iki büyük ödülü olan Hugo ve Nebula ödüllerini alarak “Vay canına…” dedirtmiştir.
Ursula’nın her kahramanı, kuşkusuz bir süreçten geçer ve bu süreçte nasıl değiştiğini, kendi teorilerini de gizlice içine katarak bizlere anlatır. O, her zaman bilgeliği ve büyümeyi değişmekten korkmamakta bulur.
Ve bizi en derinden yaralayan kısma geldiğimizde, hepimizin gözünde bir sulanma, boğazında ise bir düğüm oluşuyor. Kendisi maalesef 22 Ocak 2018 tarihinde Öteki Rüzgar’ın estiği topraklara, yeni maceralara yelken açmaya gitmiştir…
Eserleri ve daha detaylı bilgi için buyurun.
Yukarıdaki resimlere iç çeke çeke baktıktan, ağzımızın suyunu bir güzel sildikten sonra 50. Yıl özel baskısına veda ederek incelememize geçiyoruz. (N’olurdu bizde de olsaydı?)
Yerdeniz Serisi ne anlatır?
Öncelikle belirtmek isteriz ki Yerdeniz serisi ilk olarak bir üçleme şeklinde yazılmış fakat daha sonra bir kitap daha eklenerek dörtleme haline gelmiştir. Bu aşamadan on yıl geçtikten sonra seriye son kitap dahil olmuştur: Öteki Rüzgar. Tehanu’dan on iki yıl sonra ise Yerdeniz Öyküleri eklenerek altı kitaba ulaşmıştır. Aradan geçen yıllar sonunda Ursula Yerdeniz’e olan tutkusunu kaybetmemiş ve tam anlamıyla bir son yazmak istemiştir.
Kısaca hangi kitap ne anlatır bir bakalım…
Yerdeniz Büyücüsü:
"Güneşe karşı dönen yer, günleri ve geceleri yaratır ama kendi içinde gün yoktur.”
Yerdeniz Büyücüsü Ursula’nın da dediği gibi “Büyüme” kitabıdır. Romanın başında gerçek adı henüz konmamış Duny’in basit bir cadı olan teyzesi tarafından büyü gücü fark edilir ve Duny teyzesinden küçük büyüler öğrenmeye başlar. Duny’nin yaşadığı Onakçaağaç küçük bir köydür ve o dönem güçlü olan Kargad İmparatorluğu köyün yakınlarını ele geçirdikten sonra buraya da yönelmiştir. Köyün erkekleri çaresizlikle Karglara karşı koymak için bekleşirlerken Duny büyü gücüyle köyü kaplayan sisi yoğunlaştırıp köyü ve köy halkını Karglardan saklamayı başarmıştır. Ancak bu büyü onu yorgun düşürmüş ve tüm gücünü almıştır. Yaptığı kahramanlık, Duny hasta yatağında yatarken büyücü Ogion’un yaşadığı Re Albi’ye kadar duyulur. Ogion bu küçük büyücüyü görmek ve iyileştirmek için Onakçaağaç’a gelir ve ona Ged ismini verir. Gerçek ismine kavuşan Ged, Ogion’a çıraklık ve öğrencilik etmek için onunla köyden ayrılır ve Re Albi’ye gider.
Bu noktadan sonra kabına bir türlü sığamayan Ged kendini geliştirmek ister. İçindeki hırsa yeni düşerek Roke Adası’na büyücülük okuluna gider fakat işler gittikçe çığırından çıkar. Orada güzel dostluklar edindiği gibi bazı düşmanlar da edinmiştir. Burada belki de serinin en güzel yanlarından biri devreye giriyor. Gerçek adını bilmediğiniz birisini veya bir şeyi kontrol edemiyorsunuz. Bu yüzden kimse güvenmediği birisine gerçek adını söylemiyor.
Atuan Mezarları:
"Özgürlük ağır bir yüktür, ruhun yüklenmesi gereken büyük ve garip bir sorumluluk. Kolay değildir. Verilen bir armağan değil, yapılan bir seçimdir; bu seçim de zor bir seçim olabilir. Yol Yukarıya, ışığa doğru çıkar; ama yüklü yolcu oraya hiçbir zaman varamayabilir."
Le Guin’e göre cinsellik, doğum, yeniden doğum, yıkım ve özgürlük temalarını ele almaktadır. Yerdeniz’in Kargad Diyarı’nda geçen roman, İsimsizler’in Rahibesi olan Ölümsüz Arha’nın (Yutulmuş) Tenar adlı bir kızın bedeninde yeniden doğmasıyla başlar ve Tenar’ın kendi kimliği ile Arha’nın kimliği arasındaki mücadelesini konu alır.
Tenar’ın yeraltı mezarlarında gezerek katı bir eğitimle kendisini unutması ve korkuyla büyütülmesinden dolayı aklındaki tüm soru işaretlerine cevaplamaya olan belirsizliği ile kendisini hiç ummadığı bir noktada bulur. Cesareti ona yeni bir yolun kapısını açacaktır. Burada asıl bizleri heyecanlandıracak olan ise Tenar’ın Ged ile olan karşılaşmasıdır.
En Uzak Sahil:
''Ölüm ve yaşam aynı şeydir aynı bir elin iki yüzü gibi, avucun içi ve elin tersi gibi. Ama yine de avuç içi ile elin tersi aynı şey değildir… Ne ayrılabilirler ne de birleştirilebilirler."
Le Guin’e göre En Uzak Sahil ölüm hakkında. İlk iki kitap yaşadığım ve atlattığım şeyler hakkındaydı. En Uzak Sahil’de konu edilen şeyi ise yaşayıp atlatamazsınız. Bu bana genç okurlar için çok uygun bir konu gibi gelmişti, çünkü çocuk yalnızca ölümün varolduğunu değil, çocuklar ölümün yoğun bir biçimde farkındadırlar, kendisinin de ölümlü olduğunu, öleceğini anladığı anda, çocukluk biter ve yeni hayat başlar. Bu da büyümedir, ama daha geniş bir bağlamda.
Belki de serinin en güzel kitaplarından birisi En Uzak Sahil… Kadim dildeki adıyla Ged, yanına Arren adında bir genci de alarak çok uzaklara doğru bir yolculuğa çıkar. Bu kitapta öyle diyaloglar, öyle toplumlar vardır ki okurken her sayfada ayrı ayrı hayran olursunuz. (Eh, en azından biz olduk.)
Bize hayatı ve ölümü anlatırken kullandığı o yumuşak dil, sobada kızartılmış bir dilim ekmeğin üzerine sürülmüş bir tereyağ gibi eriyip gidiyor. Ölmeyi kabullenemeyenlerin, ölümden korkanların bütün alemde dengeyi nasıl bozduğunu ve bunun sonuçlarını anlatıyor. Bu gerçekten hüzünlü bir öyküye olan bir yolculuk aynı zamanda.
https://pbs.twimg.com/profile_images/973628319903174657/R8hp8sTX_400x400.jpg
Tehanu:
“Yerdeniz Üçlemesi’nin son kitabı En Uzak Sahil, düşlemeyi bırakmadığım bir düş gibiydi. Ve düşlemekten uzun süre vazgeçmedim. Tehanu böyle ortaya çıktı: Ged’in kendi hayatının nasıl sona ermesi gerektiği konusunda yanıldığını ve bana Yerdeniz’in gerçekten son kitabında kılavuzluk edecek kişinin Tenar olduğunu keşfetmek çok hoş bir sürpriz oldu. Üçleme’ye eklediğim bu yeni sona ‘Olsun da Geç Olsun’ adını da koyabilirdim.”
Daha önce de belirttiğimiz gibi bu bir son kitabı ama aslında değil. On yıl sonra gelen “Öteki Rüzgar” bize tam anlamıyla bir son veriyor ama buna daha sonra değineceğiz.
Bu kitapta daha çok kadınların hikayesi var. Diğer yandan Ged’in kaybedişinin hikayesi de var. Hayatın nasıl acımasız olduğunun ve aynı zamanda hayatta da merhamet sahibi insanların var olduğunun hikayesi. Bir gün göklerde bir atmaca gibi süzülürsünüz fakat bir başka bir gün hayat sizi toprağa geri çağırır. Fazla sürprizbozan vermek istemediğimizden çok da fazla detaylara girmeden inceleme yapmaya çalışıyoruz sevgili dostlar. Bu sebeple biraz muğlak cümlelerimiz varsa affınıza sığınıyoruz.
Kısacası habis insanların habis düşünceleri yüzünden ateşe atılarak yakılmak istenen Therru isimli kızı Tenar’ın kurtarmasını ve ona kol kanat germesini, bir diğer taraftan da Ged’in kendisini yeniden tanımasının ve Tenar ile olan buluşmasını konu alıyor.
https://entropymag.org/wp-content/uploads/2015/10/maxresdefault1.jpg
Yerdeniz Öyküleri:
Ursula Le Guin’ in kılavuzluğunda, Yerdeniz Takımadaları’nda yeni bir geziye çıkıyoruz. Yerdeniz dizisinin son kitabı olan Tehanu’dan on iki yıl sonra yayımlanan bu beş öykü, takımadaların dört bir yanında dolaştırıyor bizi; Roke’taki Büyücülük Okulu’nun kurulmasından başlayıp, Ged’in gidişinden sonra Okul’da gerçekleşen değişimlere kadar geniş bir zaman yelpazesinde, Yerdeniz’ in erkekleri, kadınları ve ejderhalarına dair, isimlere ve büyülere dair yepyeni masallar okuyoruz bu kitapta.
Burada tanıtım yazısının üstüne eklemek istediğimiz bir şeyler var. Bu kitap çeşitli öykülerden oluşan ve aralardaki boşlukları tamamlayan bir kitap. Bir anda ana hikayeden çıkıp öykülere girdiğiniz biraz bocalıyorsunuz ama ilk öyküyü atlattığınızda yine aynı hıza ulaşabiliyorsunuz. Anlatım dilinin biraz farklı olduğunu belirtmekte fayda var.
Ayrıca hazır buraya gelmişken “Tales From Earthsea” adında Studio Ghibli’nin çekmiş olduğu bir anime var. Aşağıya bunun fragmanlarından bir tanesini ekleyeceğiz. Burada belirtmek isteriz ki bu anime çok fazla olumlu ve olumsuz eleştiri almış. Yani tam olarak iyi mi yoksa kötü mi bir şey demek sizin kendi düşüncelerinize kalmış. İçerik olarak Yerdeniz dünyasını kullanmasına rağmen ana kurgudan esinlenerek hazırlanmış ayrı bir yapım. Yerdeniz’in engin sularında gezmeyi seviyorsanız izlemek isteyebilirsiniz. Altyazılı ve Türkçe seçenekli olanları mevcut.
Öteki Rüzgar:
"Yerdeniz’e yeniden gidip onu hâlâ hatırladığım haliyle bulmak, ama değiştiğini ve değişmekte olduğunu görmek beni çok memnun etti. "
Yerdeniz’in son kitabı Tehanu’nun yazılışından on yıl sonra tanıdık topraklara dönüyor.
Oturduğunuz yerde kırk takla atmanıza sebep olacak bir kitap. Neredeyse bütün karakterlerin de içinde olduğu bir son… Siz tam da her şey yoluna girdi dünya düzene oturdu diyerek Tehanu’yu sonlandırdığınızda Öteki Rüzgar’ın esintisini hissetmediniz mi? Öteki Rüzgar ne istiyordu? En yaşlı ejderha Kalessin gökte neden süzülüyordu? Therru me yapacaktı? Tenar nasıl daha güçlü olacaktı? Peki ya Ged ve diğerleri?
Ejderha ve insanların dünyasının büyük bir değişime doğru yol alıyor. Kızılağaç ile başladığımız yürüyüşte yolda Çevik Atmaca ile karşılaştık. Daha sonra Kral Lebannen, Tenar, Therru, İrilalı, Karglı Bir Prenses, Palm’lı bir büyücü ve Roke Adası’nın büyücüleri katıldı yolculuğumuza. Hepsinin Kızılağaç ile tüm dünyayı değiştirmesini ve Öteki Rüzgar’ın Yerdeniz üzerinde yeniden özgürce esmesine şahit olduk.
Çok kişisel bir yorum yapacak olursam; okuduğum en iyi son kitabıydı. Herkese tek tek veda etmemizi sağlayarak bizleri ayrılığa yavaş yavaş hazırladı Ursula K Le Guin.
Geldik son sözlerin ardından söylenen son sözler kısmına. Evet, sağda solda duyuyoruz bu bir genç-yetişkin romanıdır diye. Yalan! (Haksızlık, ayıp, ne münasebet, hımpf…) Yerdeniz bir insanın hayatı boyunca yaşayacağı bin türlü şeyin, çocukluktan yaşlılığa kadar geçen sürede başına gelebileceklerinin hikayesidir.
Hem erkeklerin hem kadınların hem çocukların hem de ejderhaların aradıkları her türlü şeyi bulabilecekleri bir seridir. Doğarsınız, çocuk olursunuz, hatalar yaparsınız, yaramazlık yaparsınız, büyürsünüz; genç olursunuz, hırsa kapılırsınız; erkek/kız olursunuz, aşık olursunuz, kandırılırsınız; adam/kadın olursunuz, düşersiniz, kalkarsınız, üzülürsünüz; yaşlı olursunuz, korkarsınız ve ölürsünüz. Yerdeniz bir yaşam hikayesidir. Çocuk kitabı diyenlere gülüp geçebilirsiniz.
Umarım buralara kadar okuyabilmişsinizdir. Ziyadesiyle uzun bir inceleme olduğunun farkındayım fakat kısa olamayacağını da bilerek giriştik bu işe. Mutlaka eksiklerimiz ve hatalarımız olmuştur. Yaşlılığımıza veriniz. Şu “hımpf” diyen içimdeki benin tüm bu inceleme süreci boyunca yattığı yerden kalkmadığı ve uyuduğu doğrudur sevgili dostlar.
Unutmadan bir de filmi varmış ama pek bir şey bulamadık o konuda. İstediğimiz detaylara ulaşamadık. Neyse dostlar bir başka incelemede görüşmek üzere…