Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

@alper Aslında hepsi de yanlış değil :blush:

İş Bankası için bir ön söz veya açıklama metni var mı, pek emin değilim ama Can yayınlarını tavsiye edebilirim. Dönüşüm ve değişim arasında olan fark bariz bir şekilde anlatılmıştı. Çevirileri Almanca aslından değerlendirdiğim bir vakit daha yakın olduğunu fark ettim :slight_smile:

2 Beğeni

Gerçi böcek konusu da biraz tartışmalı. :slight_smile:

Enis Batur’un da bir yerlerde değişim - dönüşüm - başkalaşım için söyledikleri vardı ama bulamadım, bulursam paylaşırım.

2 Beğeni

Bu kitabı okuyalı epey oldu. Galiba 80 sayfa falandı ama bana 8.000 sayfa gibi gelmişti. Konusu güzeldi ama okumak bir işkenceydi. Ondan sonra Kafka ile yolumuz ayrıldı ve bir daha hiç kesişmedi :sweat_smile:

2 Beğeni

Evet, paylaştığınız fotoğraflar metin üzerinde olan kelime anlamı ile.
Ahmet Cemal-Can yayınevi çevirmeni-daha çok genele gitmiş gibi görünüyor ,ayrıca haşerenin sözlük karşılığı da böcek. Güzel bir ayrıntı olmuş, niteleme olarak haşere daha uygun :slight_smile: İndigo yayınevi çevirisini inceleme isterim, daha önce tercih etmemiştim. Teşekkür ederim :blush:

1 Beğeni

“Değişim’in ilk çevirmeni, Fransızcadan yaptığı çeviriyle, Vedat Günyol’dur. Bu çeviri 1959’da Ataç Yayınevi tarafından yayımlanmıştır. İngilizceye Metamorfoz olarak çevrilen kitap Türkçeye iki şekilde çevrildi; “Değişim” ve “Dönüşüm”. Vedat Günyol ve Kâmuran Şipal Değişim’i, Ahmet Cemal ve diğerleri Dönüşüm’ü yeğlemekteler. Enis Batur ise ikisini de yanlış bulur ve asıl çevirinin “Başkalaşım” olmasını söyler. Özellikle Kafka üzerine yoğunlaşmış edebiyat tarihçisi Heinz Politzer ve pekçok Kafka araştırmacısı Gregor Samsa’nın böceğe “dönüşüm”ünden çok, onun bu durumu karşısında ailesinin sergilediği “değişim”i odağa alır.

Kaynak.

2 Beğeni

Evet bunu arıyordum. Kafka ve böcekli kapaklar başlığında paylaşmıştım unutmuşum. :slight_smile:

1 Beğeni

Şu da ilginç;

“Gregor Samsa’nın dönüştüğü böcek yıllarca kafamızda bir hamamböceği imgesi olarak gezindi, oysa Kafka’nın kitabı için yayıncısına söylediği ilk şey, “lütfen kapağına hamamböceği gibi bir şey çizmeyin” olmuştu. Çünkü Gregor var olan bir şeye dönüşmemiştir. İnsanken, hayvan olmamıştır. O, ancak Kafka’nın devasa bir böcek olarak tanımlayabileceği, neydüğü belirsiz bir eşgale dönüşmüştür.”

Bizimkiler hala hamamböcegi ciziyorlar kapağa :slight_smile:

3 Beğeni

Can Öz bu durumla ilgili açıklama yapmıştı. Aklımda kaldığı kadarıyla Kafka yazdığı eserlerin öldükten sonra yakılmasını ister ama arkadaşı bu vasiyete uymaz ve yayınlatır. Yine vasiyette kapağa böcek koymayın demiş ama kimse buna uymuyor tarzında bir şey söylemişti. Videoyu bulabilirsem koyarım.

2 Beğeni

Bana kalırsa Can Öz demagoji yapıyor. :slight_smile:

3 Beğeni

Doğrudur, ama en azindan ilk baskıda ricasina uymuşlar:

6 Beğeni

İlk yayıncı uymuş ama ben hiç Türk yayınevlerinde böceksiz kapak hatırlamıyorum. Yabancı yayınevlerinde şuan böcek konuluyor mu konulmuyor mu bilmiyorum :slightly_smiling_face:

Bu arada bu kapak çok güzelmiş.

1 Beğeni

İki örnek:

4 Beğeni

Eski ilk basılan kapak güzelmiş. Keşke o kapakla basılsa. Bu Kafka Yayınlarının bastığı kapaktaki gölgeyi örümceğe benzettim ben :sweat_smile:

1 Beğeni

Yabancı basımlarda da böcek kapaklılar var halen. Ya genel bir böcek tasviri oluyor ya da metamorfozu anlatan kelebek kozası. Hatta bir yayınevi böceğin üstüne Kafka’nın başını koymuştu :woman_facepalming:

2 Beğeni

Pek benzemiyor gibi… :slight_smile: Yok hala benziyor diyorsan @Agape 'ye havale edecektim ama tatil de olduğu aklıma geldi.

Kafka’nın istediği gibi "Anne baba ve müdür. "

2 Beğeni

Sembol gibi bir şey sanırım. Aynı 1984 kapakları gibi. Hep bir göz hep bir göz :grin:

Bu fenaymış gerçekten.

1 Beğeni

Gerçekten gölge kısmında ki bacaklar var ya örümceği andırıyor, bilmiyorum. Foruma anket bile açarım bu kapakla ilgili. Kıyafeti ne renk görüyorsunuz vardı ya kimi siyah görüyor, kimi sarı falan iş ona döner gibime geliyor :joy:

2 Beğeni


Yorumsuz.

20 Beğeni

Öyküler ilgi çekici. Türkçe baskısı olsa da okusak.

1 Beğeni

Dostoyevski - Yeraltından Notlar bitti.

Varoluşçu edebiyatın ilk örneği olan roman 40 yaşındaki içine kapanık bir memur abimizin yaşadığı iç çatışmaları, ruhsal bocalamaları, insanlarla ilişkilerini, fakir birisi olarak kendisini bir birey olarak kabul ettirme çabalarını anlatıyor ve feci şekilde iyi anlatıyor. Bir garip adamın ben de buradayım diye bağırması bu roman bana göre.

Dostoyevski’ nin edebiyatına ve yazımına laf söyleyecek değilsek bile kendi beğenilerim açısından baktığımda dahi güzel bir eser var ortada. Okunmalı okumayanlar uyarılmalı. :slight_smile:

13 Beğeni