Okumadığım için bir şey diyemiyorum.
Kadim Kanunlar’ın ikinci kitabını dün bitirdim. Gayet başarılı buldum şu ana kadar. Büyüyü dozunda tutan ve saray entrikaları bol kitapları seviyorum. Burada çok entrika yok ama yine de çok beğendim.
Bu serinin Türkçe’ye çevrilmeyen diğer 3 kitabı güzel mi? Malazan 5’ten sonra bu seriye geçeceğim. USD/TL daha da uçmadan alacağım kitaplara bunları da eklemek istiyorum.
Teşekkürler.
Best Served Cold
The Heroes
Red Country
Güzel, ama çevrilmemiş 7 kitabı var.
3 tekil
1 öykü derlemesi
İkinci üçleme
Hocam sizce hiç ümit yok mu çevrilmesi için ona göre bende ingizlice başlamayı düşünüyorum kalan kitaplar için.
Üçlemeyi yeni bitirdim. Özellikle 2. kitabı çok beğendim ama üçlemenin sonu bende biraz hayal kırıklığı yarattı. Merak edilen tüm olayların tek bir yere bağlanması, ikinci bir Lost etkisi yarattı bende. Boşa okumuşum, devamını okumaya gerek yok diye düşünüyorum.
Şimdi dizisi geliyor ya, muhtemelen çevrilir İthaki’nin tarzı bu çünkü az çok çözdük… Zaman Çarkı / Dune / Vakıf’ta hemen bastılar ya da baskıları yenilediler.
Best Several Cold yayımlanacak.
Aslinda hicbir seye sona bağlanmadi. Çünkü hiçbir sey aciklanmadi.
3. Kitabin finalini yine de cok severim. Beyaz ve Glokta’nin konuşmasının ve sonda Logen’ın yaptıklarının verdiği tad, hiçbir şey aciklanmaması ya da olmamasını (Khalul’u bile görmedik. Cidden pek bir sey olmadi) eksi olarak yazdırtmadı bana
Kadim Kanunlar olay örgüsü için değil karakterleri için okunmalı.
Olay örgüsü özellikle ilk kitabın sonundaki olayla açıkçası beni biraz hayal kırıklığına uğratmıştı. Ama karakteri o kadar iyi yazılmış, oturaklı ve farklı ki özellikle Glokta uzun zamandır okuyup hem yakın hem uzak hissettiğim mükemmel bir karakter. Ben de bir çok defa “neden bunu yapıyor” diye çok düşündüm
Glokta benim de favori karakterim. Kimseye yedirmeyiz reisi
Glokta nın övgüsünü çok duydum. Şu an ikinci kitaptayim ve gerçekten de denildiği kadar varmış dediğim nadir karakterlerden.
Birçok okur da böyle düşünüyor.
Kadim Kanunlar’ı okumamış olan bir fantezi sever olarak artık insan içine çıkamıyordum. Sokakta benimle selamlaşmamak için yönünü değiştiren dostların ruhumda açtığı yaralardan tut, otobüs seyahatlerinde diğer yolcuların hakkımdaki alaycı fısıldaşmalarına değin binbir türlü küçük düşürücü muameleye maruz kalıyordum.
Bu utancıma bir son vermek adına üçlemeyi birkaç ay önce okuyup bitirdim. Kadim Kanunlar’ın grimdark denen ama ne olduğunu kimsenin tam olarak tanımlayamadığı alt türün “şaheserlerinden” biri olması da cabasıydı.
Özellikle sonuyla bende de maalesef buruk bir tat bıraktı. İlk kitabı ve özellikle Logen’in öyküsünü beğendim. Logen gibi hayatın sürekli şamarladığı, mutluluk yüzü görmeyen ama her şeye rağmen, hatta her şeye inat, asaletini ve erdemlerini korumayı düstur edinen kahramanları severim. Sonra işin içine Glokta şerefsizi de girince karakter yaratmak hususunda Abercrombie’nin üstün yetenekli bir yazar olduğu belli oldu. Kısacası ilk kitabı, biraz ağırdan alsa da, baş kişileri ustaca tanıttığı ve gelecek vaadeden bu seriyi “kurduğu” için beğendim.
İkinci kitap aksiyonun dozunu yükseltti, öyküye iyi kurgulanmış bir şehir kuşatması ve kıtanın diğer tarafında cereyan eden savaş hazırlıkları dahil oldu. Collem West, Dogman, Tul Duru, Grim… Bu arkadaşların grup dinamikleri keyifliydi. Öte yandan Beyaz’ın ve grubumuzun ana hikâyesi yine ağırdan aldı. Anlamsızca o kıtadan o kıtaya gezip durdular, aylar sonra hedeflerine vardıklarında ne oldu? Hiçbir şey. Aradığımız şey burada değilmiş, haydi arkadaşlar geri dönelim dendi. Olsun, sonuçta bu da genel olarak oldukça iyi bir kitaptı.
Sonra üçüncü kitap başladı… Bir anda herkes anlamsızca taraf değiştirmeye başladı. Dostlarını satan satana. Beyaz’ın üç kitap boyunca yaratmaya çalıştığı gizem bir balon gibi söndü. O kadar kastın, bu muydu amacın? Glokta dışındaki tüm karakterler 180 derecelik bir dönüşle tanımadığım, anlamlandırmadığım kişilere evrildiler.
İlk kitap: 4 yıldız
İkinci kitap: 4 yıldız
Üçüncü kitap: 2,5 yıldız.
Bu, Abercrombi ilginç bir hikâye yazamıyor, ona göre beklentilerinizi düşük tutun demekle aynı şeye geliyor sanırım? Öyleyse katılıyorum.
Kim mesela?
Olay örgüsü de iyi ama karakter işi daha iyi.
- Severard and Frost’un Glokta’ya ihanet etmesi. Her ikisi de. Gerçekten mi?
- Black Dow’un Logen’a ihanet etmesi.
- Ve en büyüğü: Bayaz’ın tüm kolpa gecmişi ve her şeyin arkasında parmağı olan evil bir mastermind olduğu ifşası… harika.
Bunların hiçbiri bir anda anlamsızca olan olaylar değil. İlk kitaptan atılıyor temelleri.
Örneğin Dow, Severard ve Frost gibi adamlardan sadakat beklemek, Gandalf gibi güçlü ve bilge olan Bayaz’ın kesinlikle iyi biri olmasını beklemek
yapısına aykırı.
Peki, Frost neden Glokta’ya ihanet etti?
3 kitap boyunca neredeyse tek kelime etmeyen, 3 kitap boyunca tüm amacı Glokta’nın bodyguardlığını yapmak olan birini hangi dava bu ihanete yönlendirdi? Ne bir temeli ne de bir açıklaması vardı. Hatırladığım kadarıyla Glokta bile bundan bir itiraf koparamadı, adam omuz silkerek öldü.
Bayaz’ın kesinlikle Gandalf gibi bilge ve iyi biri olmasını beklediğimi nerden çıkardınız? Öyle biri olmadığı öfke kontrol bozukluklarından ve Malacus Quai’ye olan davranışlarından zaten belliydi. Ama yine de 3 kitap boyunca verdiği “dünyayı kurtarmak uğruna asil ve yüce bir savaşım veriyorum” izleniminin evil mastermind’e dönüşerek sonlanmasını siz olağanüstü bir grimdark numarası olarak görüyor olabilirsiniz.
Ben ucuz bir numara olduğunu düşündüm.