Suya Yazı Yazsa Alırım Dediğiniz Yazarlar 🤩

  1. Wulf Dorn
  2. Shakespeare
  3. Jules Verne
    Aklıma gelen ilk 3 bunlar :star_struck:
2 Beğeni
  • Yaşar Miraç
  • Sunay Akın
  • Ahmet Erhan
  • Nâzım Hikmet
  • Ahmed Arif
  • Attila İlhan
  • Orhan Veli Kanık
  • Sabahattin Ali
  • Hasan Hüseyin Korkmazgil
  • Hasan İzzettin Dinamo
  • Bedri Rahmi Eyüboğlu
  • Didem Madak

Liste uzar gider. Ben yeni üye oldum fakat Kayıp Rıhtım Aylık Şiir Seçkisi var mıdır? Yoksa ne zaman başlıyor :blush:

2 Beğeni

Şair ceketli çocukla memleketlisi aynı futbol takımın taraftarı olunca, haliyle şairlerden olmuş sizin seçtikleriniz :slight_smile:

Sonradan Ekleme: Sonradan aklıma geldi, aslında Hopa’lı Kazım Koyuncu. :slight_smile: Neyse memleket kısmını Futbol takımı olarak düzeltiyorum :slight_smile:

2 Beğeni

Kâzım ne Artvinli, ne Trabzonlu ne de Karadenizli’ydi. Kâzım Anadolu’nun kendisiydi. Şiir yazamamış ama şiir gibi yaşamış bir "Şair Ceketli Çocuk"tu. Kanser aldı götürdü. Dün de doğum günüydü. Güzel yorumunuza Adnan Yücel dizelerini bırakmak istiyorum:

"Sen yürürsün rüzgâr yürür
Bizi bu deprem günlerinde
İnan ki bir şiirsiz yaşamak
Bir de sensiz savaşmak öldürür"

3 Beğeni

Jean Christophe Grange
Glenn Meade
Tess Gerritsen
J. R. R. Tolkien
Isaac Asimov
Sabahattin Ali
Ahmet Hamdi Tanpınar
Oğuz Atay
William Shakespeare
Friedrich Nietzsche

3 Beğeni

Arkadaşlar lütfen yazarların isimlerini kuru kuruya yazmayalım. Alt alta 10 tane yazar yazmak, okuyan için yararlı olmuyor kanımca. Yazarın isminin yanına, niçin bu yazarı yazdığınızı da biraz anlatsanız tadından yenmez.

1 Beğeni

Haklısınız, ben başlayayım o zaman.

demiştim.

Vonnegut’u neden sevdiğimi tam bilmiyorum açıkçası. Şu sebepten diye net bir şey söyleyemiyorum. Sanırım neredeyse her alanda kaliteli eser vermesi ve bütün kitaplarını okurken keyif almam büyük etken.
Kendisinin Yaşar Kemal’le tanışıp New York’u gezdirmesi ise okuduğum günden beri unutamadığım bir detay ve Vonnegut’a olan sempatimi kat kat arttırdı.

John Cheever ve Richard Yates benzer yazarlar aslında. Cheever 1930lar sonrasındaki Amerikan orta sınıfının, gözden düşmüş aristokratların, Avrupa’yı gözlerinde büyüten Amerikalıların yaşadığı hayal kırıklıklarını anlatış biçimi sebebiyle seviyorum. Hikayelerindeki anlatımın basitliği ve olayı öne çıkarması da çok başarılı bence.
Richard Yates ise yine aynı şekilde Amerikan Banliyösünün filmlerde de gördüğümüz o ağdalı yaşamını ele alışın çok başarılı buluyorum. Yansıtılan o mutlu aile tablosu imajını yerle bir ediyor. İki yazarın da ortak olarak gözlemlediği ve ele aldıkları hayatlar ve izlenimler de çok başarılı. İstedikleri başarılara ulaşamamış ve yalnız yaşayan kadınlar, savaş sonrası algıları tamamen değişen travmatik erkekler ve daha bir çok farklı tipleme bu iki yazarın eserlerinde ortak ele alınıyor ve bu gözlemlerin başarısı ve sadelikleri çok hoşuma gidiyor.

Roberto Bolano ise 2-3 ay önce okuduğum 2666 sonrası listeme girdi. Yazarın üslubundaki kuvvet ve neredeyse olay yeri raporu tarzı bir realizmle rüyamsı bir anlatışı yer yer birlikte kullanması çok hoşuma gidiyor. Bazen bir olay gerçek mi değil mi anlayamıyorsunuz. Örneğin sinema filmine giden iki karakterin replikleriyle filmin replikleri karışıyor ve neredeyse ayırt edilemez hale geliyor.
Sanki bazı eserleri okuyucunun önüne bırakıyor ve çözmemizi istiyor. Okuyucu ise genel olarak ona her şey verilsin ister, hikayenin sonunu yazardan duymak ister. Bolano’nun okuyucunun bu konforunu bozması sinir bozucu olsa da güzel bir meydan okuma.

1 Beğeni

Wulf Dorn için şunu söyleyebilirim psikolojik olayları çok kuvvetli anlatıyor sanki o anda siz bunları hissediyorsunuz. Korku ve gerilim kitapları arasına da girmesine rağmen kurgusu olağanüstü değil (belki biraz öyledir :innocent:).

Shakespeare’i okumak daha önce hiç aklımdan geçmezdi. İki sene önce merak ettim daha sonra evde şans eseri Hamlet’i buldum ve ilk okuduğumda aradaki güzel sözleri kaçırdım tekrar okuduğumda kesinlikle hayran oldum. Şuan en büyük isteğim Shakespeare’i ingilizce okumak hatta onun için ingiliz dili ve edebiyatı bölümü okumak istiyorum :heart_eyes:.

Jules Verne bana çok ilginç geliyor yazdığı kitaplarda geleceği daha önce görmüş gibi bu yüzden her kitapta daha fazla hayran oluyorum. Daha okuyamadığım kitapları var ama ilk fırsatta alacağım :innocent: .

1 Beğeni

Richard Yates’i merak ettim bak şimdi. İlk kez duyuyorum

Tolkien
H.P Lovecraft
George Martin
Douglas Adams
Thomas Paine
J.K Rowling
İlber Ortaylı
Emrah Safa Gürkan
John Stephens
Hasan Ali Yücel (her ne kadar çeviri yapsa da)
Ursula Le Guin (Yerdeniz Öyküleri 2.kitaptan sonrası çöptü, ama olsun)
Bu kadar :slight_smile:

Douglas Adams, herkes bilmez Otostopçunun Galaksi Rehberi kesinlikle tavsiye edilir

1 Beğeni

Nası herkes bilmez? Bilmeyen var mıdır diye sormak lazım.

1 Beğeni

Stephen King için yazmaya, çizmeye, konuşmaya, anlatmaya gerek var mı bilmiyorum. Ancak neden tartışmasız olarak bu yazarı yazdığımı kısaca şu şekilde anlatabilirim; Stephen King hayal gücü, hayal dünyası çok geniş, çok basit şeylerden bile sizi şaşkınlığa uğratacak metinler, novellalar, kitaplar yazabilen bir yazardır. Bildiğimiz yazarlardan değildir. Bugün bir yazar sadece tek veya iki türde yazabilirken Stephen King her türde yazabilmektedir. Aşağıda örneklerini veriyorum.
Korku gerilim örnek: O, Medyum, Hayvan Mezarlığı vs.
Bilim kurgu örnek: Rüya Avcısı, Cep kitabı da sayılabilir.
Fantastik: Kara Kule Serisi, Yeşil Yol sayılabilir.
Dram: Esaretin Bedeli, Yeşil Yol
Eleştiri: Ölüm Dansı
Polisiye: Bay Mercedes, Kim Bulduysa Onundur, Son Nöbet diye uzar gider. Kuvvetli anlatım tarzı ile sizin beyninizde karakterler adeta canlı gibidir. Bu yüzden üstadımızı tek geçerim.

Jean Christophe Grange çok sağlam polisiye-gerilim yazarıdır. Polisiye denince aklımıza mutlaka Sherlock Holmes geliyor olabilir ancak Grange’ın olay örgüsü, yaşattığı gerilim, gizem çok daha fazladır. İnsanı hiç beklemediği yerlerden vurur. Kitaplarında bol vahşet, kan, sapkınlık, ayinler, gizli şifreler ve asla kafa yapısını tahmin edemediğiniz katiller vardır. Hani polisiye okuduğunuz zaman size katilin beyin yapısını anlatır ya Grange’da anlatır ancak bu katiller bambaşkadır. Klasik olarak dedektif katili araştırıp bir kıl ile katili yakalamaz. Aksine bazı kitaplarında katil ortadadır. Grange katili öyle bir şekilde anlatır ki bazen katilin tarafını tutarsınız. Örnek Siyah Kan kitabında katil bir hapishaneye düşer ve hapishanede sapıklar vardır. Katilimizi ezmeye çalışırlar ama katilimiz onlardan daha vahşidir ve onlara derslerini verir. Katilimiz o hengameden sağ çıktığı zaman rahat bir nefes alırsınız :smiley: Jean Christophe Grange işte bu yüzden iyidir.

1 Beğeni

Siyah Kan’da hapishanede bağırsaklarını çıkarıyordu Jacques, efsaneydi.

1 Beğeni

Çabuk saklan, baba geliyor! :smiley: Mükemmel ya. Annesinin yaptığı şeylerden dolayı bir baba korkusu oluşuyor.

1 Beğeni

Kesinlikle. Birkaç kitabında daha vardı baba konusu. :+1:t2:

1 Beğeni

Kimse bilmez değil dikkat edelim. Herkes bilmez.

1 Beğeni

En bilinen yazarlardandır hatta

O zaman düzelteyim…

https://forum.kayiprihtim.com/t/bitmeyecek-oyku-zamanin-eskitemedigi-bir-hikaye/3294

https://forum.kayiprihtim.com/t/biz-hep-satoda-yasadik-buyuk-usta-shirley-jacksonin-tekinsiz-mirasi/2212

https://forum.kayiprihtim.com/t/ilk-bizden-duymus-olun-kaos-yuruyusunun-yeni-baskisina-dair-tum-detaylar/1930

https://forum.kayiprihtim.com/t/sari-duvar-kagidi-feminizm-bir-zamanlar-kibardi/9129

4 Beğeni